17 Kasım 2010 Çarşamba

HERODOTOS / III

[40] ML./VIII.282.
[41] Libya Ulusları başlığı altında, konumuzla ilgili olan dizeler, herhangi bir karmaşaya yer verilmemek üzere Herodotos’un koyduğu madde numaralarına göre, 168-184 arasında aynen alınmıştır. Herodotos, a.g.e., IV.168-195.
[42] ML./XII.158.
[43] Madagaskar elmasının yeryüzünde yetiştiği bölgeler ve doğada bulunuş şekli için Bkz. Düzgüner, F. (2008) “İstanbul’da Okeanos’la Tethys’in Kızı Tykhe’nin Forumu: Forum Constantini II”, mimar.ist, Sayı: 30, s.78, 79.
[44] Eberhard “Ejderha” başlıklı bölümde, Çin’de benzer bir inanca değiniyor. Eberhard, W., Çin Simgeleri Sözlüğü, s.106.
[45] Erhat, A. a.g.e., s.288.
[46] Güneşin battığı yer.
[47] Erhat, A. a.g.e., s.252. Yüzü Yanıklar’ın ikiye bölünmüşlüğü, yani kiminin batan günde (Afrika’da Etiyopya),  kiminin doğan günde (İç Moğolistan-Çin) oturduğu ifadesi, Afrika’ya ulaşan Nuh, yani Asyalılar (Auseia’lılar-Tokar’lar) hakkında, akıl ve hafızadan yana tanrıça Mynemosyne’nin nasibini esirgemediği İzmirli (Smyrna) Homeros’umuzun, bizlere sunduğu açık bir kanıttır.
[48] Erhat, A. a.g.e., s.139, 144, 238.
[49] Boyları 3,65-4,60 m. ile  18,30 m. arasındaki bu ağaçlar, Afrika’da Sudan-Mozambik arasında, ayrıca Mali ve
Botswana’da, Güney Afrika savanlarında Ekvator civarlarında yetişen Baobab ağaçları olmalı. Bu ağaç türü,
Herodot’un tarifine çok benziyor. “Herakles direkleri” adı, yaklaşık yirmi metre boyundaki bu ağaçlara, Herakles’e öykünen, güç timsali gövde çapları ve sütuna olan benzerlikleri nedeniyle verilmiş olmalı. Bizlere,
Byzantion döneminde, Constantinus’un Mega Ekklesia’sı öncesinde, aynı alandaki Herakles tapınağına ait
Herakles sütunlarını hatırlatıyor. Düzgüner, F.(2007) “Constantinus’un Okyanus Biçimli Forumu ve İmparatorluk Köprüsü”, mimar.ist, Sayı: 24, s. 94-101. Düzgüner, F. (2008) “İmparatorluk Köprüsü Sütunları
Sultanahmet Camii’nde Hâlâ Yaşıyor”, mimar.ist, Sayı: 27, s.90-96.
[50] Yaya, ya da atla olduğu belirtilmiyor.
[51] Dendriti= Petroglif. Dionysos’un “Dendritis” ünvanından gelen bir sanattı. Dendriti, kayaların üzerlerine yapılan renkli resim anlamındadır.
[52] Auseia’lılar (Tokara’lılar ?).
[53] Herodotos, a.g.e., VII.70. Bkz. brd. dn.33.
[54] Etiyopya kökenli Mısır halkının asıl kökeninin Asya olduğu hakkında Bkz., Carpiceci, A. C. (1998) Art And
History  of Egypt,  Casa Editrice Bonechi,  Florence, s.5.
[55] Bkz: Moğol-Türk mitosunda “Toroo -Hayat” Ağacı. Düzgüner, F.(2007) “Yurt, Praitorion, Kilise ve Cami
Mimarisi İlişkileriyle Volkanlar”, mimar.ist, Sayı: 23, s.79. Düzgüner, F. (2007) “Bir Güneş (Ateş Kültü)
Tapınağı: Pantheon”, mimar.ist, Sayı: 26, s.107, 108.
[56] Atlas mitosunun türleri var. En yaygın olan anlatıya göre Atlas, bir tanrı ya da Titan. Gökyüzünü omuzlarında
taşır ve eksenini döndürür. “Axem umero torquet stellis ardentibus aptum”. (Vergile, Enéide IV, 482).  Atlas,
ML/ II.273. Ancak, s.515’te, Atlant’lar hakkında verilen notta belirtilen “Kuzey Afrika Atlas Dağları”
şeklindeki açıklamada bir yanlışlık var.  Yanlışlık açık ki, Sayce ile Batılı bilim adamlarının yorumlarından kaynaklanmaktadır. Herodotos, a.g.e., IV.184.
[57] Günümüzde, Sultanahmet Camii içinde yer alan, eski Herakles tapınağı sütunlarıyla karşılaştırınız. Düzgüner, F. (2008) “İmparatorluk Köprüsü Sütunları Sultanahmet Camii’nde Hâlâ Yaşıyor”, mimar.ist, Sayı: 27, s.90-96.
[58] Herodotos, Böl. IV, md.184-190 ve 192’de, bir takım ayrıntı ve adetlerden bahsediyor.
[59] Ökmen dizin bölümünde, adanın ismini “Kyranis” olarak belirtmiş?
[61] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 26, s.108, dn.70.
[62] Kiliman>c<j>aro adı, her ne kadar yerel bir ad gibi görünüyorsa da, yapısı itibariyle, Lâtince bir kelimenin bozulmuş şekli olmalıdır. Bu bağlamda, “clima...” kökenli üç ayrı kelime çerçevesinde, bize; 1. “clim>actic-anchor>a”; 2. “clim>acteric-anchor>a”, ya da “clim>ax-anchor>a” kelimelerindeki birleşimleri anımsatmaktadır. Kilimancaro’nun anlamını bu çerçevede inceleyecek olursak: 1. Zirveyle ilgili, en  kritik evreye ait demirleme (geminin demir atması); 2. Buhranlı evre sonunda demirleme (geminin demir atması);  3. Zirve’de (doruk-tepe) demir atma, anlamları çıkmaktadır. Nuh’un gemisinin son durak yerinde, yüksek bir tepeye demir attığı düşünülecek olunursa, konunun bu yönde incelenmesinde fayda olacağı kanısındayız. Diğer taraftan Etiyopya’dan Mısır, Ön Asya ve daha kuzeyde Doğu Anadolu’ya dağılan halklar, Ağrı dağını, yüksekliği nedeniyle mitostaki Kilimanjaro’ya benzeterek, ona, destansı “Ararat” adını vermişler. Bize göre, tufanla ilgili kanıtlar Climanchora dağındadır.
[63] ML./II.273. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 26, s.104.
[64] Düzgüner, F. (2007) “Kültür Varlıklarını Koruma ve Yenileşen Kente Uyarlama”, mimar.ist, Sayı: 26, s.70.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder