14 Ocak 2011 Cuma

ARKEOLOJİ: BÜYÜK TUFAN (BÜYÜK ZEVAL) I

ARKEOLOJİ: BÜYÜK TUFAN (BÜYÜK ZEVAL) I: "MİTOSLARDAN, MARDUK VE BÜYÜKTUFANA GÖNDERMELERMayalara ait bir Chilam Balam kitabındaki Marduk olayı kastedilen şiirde, o gün olan gerçekler..."

3 Ocak 2011 Pazartesi

ANTİK İSTANBUL / VI

[254] Athếnaios Naukratítês. Naukratis’te doğmuş ve 3. yüzyılda Mısır’da İskenderiye ve Roma’da yaşamış Yunan Sofist ve gramercisi olmalıdır.
[255] Yukarıda, Didyma Apollon tapınağındaki sütuna ait resimde gördüğümüz çember çelenk betimleriyle karşılaştırınız.
[256] Gyllius, P. a.g.e, III/III, s.127.
[257] Örnek için Bkz. Gyllius, P. a.g.e, s.101, Res.5.
[258] Athene Palladion (Athene’nin ünvanı Pallas’tan), Esk. coğ. Pallas’ın, Troia’yı koruduğuna inanılan tahta heykeli; Odysseus ile Diomedes, heykeli Troia’dan çalmayı başardılar.  Bir başka Palladion’un da Aineias tarafından İtalya’ya götürüldüğü söylenir. Bir çok şehir ve bu arada Roma da bu heykele sahip olmakla övünürdü...; ML./XV, s.415.
[259] Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.13.
[260] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.59, dn.56.
[261] Fuchs, W. (1969) Die Sculptur der Griechen, Hirmer Verlac, München. Fig.204, 227.
[262] Lavinium. Esk. coğ. Latium’da şehir, efsaneye göre, Aincias tarafından eşi Lauinia’nın şerefine kuruldu. Vesta ve Penatesler’in geleneksel ayinlerinin yapıldığı, dini merkez idi.....Bugün Pratica di Mare. ML./ XII,
s.256.
[263] Vesta. Rom. mit. Hestia ile özdeşleştirilmiş Roma tanrıçası. Aile ocağının tanrıçasıdır. Onunla ilgili inanç belki de Lavinium’dan ileri geliyordu...; ML./ XX, s.135.
[264] ancile: Olasılıkla, İonca ankylos’dan (ankiloseras) gelen bir kelime olmalıdır. Ankiloseras i. (Yun. Ankylos= kıvrık ve keras= boynuz’dan Fr. Ancyloceras)...; ML./ I, s.543. Ankylos= Vertebra. Omurilik. Bu kapsamda, omurlardan her birinin üstten görünen biçemleridir. Roma ancile’lerinin bu şekle benzemesi dikkat çekicidir.
[265] Üç Cubitum.
[266] Bkz. Palladion. Erhat, A. a.g.e, s.233, 234.
[267] decempedāt / or – ōris er. Arazi ölçme ya da mesaha memuru. Kabaağaç, S.; Alova, E. a.g.e, s.151.
[268] Maleventum=Beneventum=Benevento. Benevento, İtalya’da şehir; İl merkezi Campania’da, Volturno’nun kolu Calore nehrinin vadisinde...Traianus’a ithaf edilmiş antik çağdan kalma zafer takı, Roma tiyatrosu kalıntıları...Bizans üslubunda Santa Sofia Kilisesi (8. yüzyıl)...; ML./III, s.99,100.
[269] Aineias (Lat. Aeneas). Troialı kahraman...Ankhises ile Aphrodite’nin oğludur. Troia Savaşı sırasında Troialı
öncülerden biri oldu. Şehrin düşmesi üzerine babasını sırtına alarak kaçtı, fakat karısı Kreousa’yı kaybetti...; ML./ I, s.193.
[270] Diomedes. Yun. mit. İliada’nın ve Troia Efsanesi’nin başlıca kahramanlarından biri. Aitolia asıllı Argos prenslerinden idi. Troia Savaşı’na katıldı, Athena’nın himayesiyle birçok başarı kazandı...; ML./V, s.358.
[271] Ulixes=Odysseus. Odysseus (Lat. Ulyssus). Yun. mit. Yunanlı kahraman, İthake’nin efsanevi kralı, Laertes ile Antikleia’nın oğlu. Bir başka inanışa göre babası, insanların en hileci ve en hünerlisi olan Sisyphos idi. İthake’de yetişti, babası Laertes’in sağlığında tahta çıktı ve Penelope ile evlendi...; ML./ XV, s.62.
[272] Kentin Talihi, Tykhe Tapınağı. Fortuna. Rom. mit. Romalılar’da tesadüf ve Talih tanrıçası, Yunanlılar’ın Tykhe’si ile  birdir.Onunla ilgili kült’ün yerleşmesine sevgilisi Servius Tullius’un sebep olduğ söylenir....Her   imparatorun kendi Fortuna’sı vardı...; ML./VII, s. 191, 193.
[273] Athene= Minerva. Minerva  Rom. mit. Eski Roma tanrıçası, Yunan tanrıçası Athena’nın benzeri...; ML./ XIV, s.16
[274] Bkz. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.173, Fig.72.
[275] Forum Constantini’nin Plakoton forum’uyla aynı forum olduğu bilgisinden yoksun olarak, bu bilgiye sahip olmadan.
[276] Müller-Wiener, a.g.e, s.255.
[277] Gyllius.P. a.g.e, II/XXIII, s.113, 114.
[278] Müller-Wiener, a.g.e, s.216-218, Res.245-249; Fıratlı, N.; Ergil, T. (1969) “Divanyolu ‘Milion’ Sondajı”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı, İstanbul, s.199-212.
[279] Minyatürdeki bu yapılar, şimdiye kadar, sırasıyla Fatih’in bedesteni ve İbrahim Paşa Sarayı  olarak nitelendirilmiştir. Kuban, D. a.g.e, s.211, 227-230
[280] Forum Constantini.
[281] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.84-91.
[282] Hesaplama, Matrakçı Nasuh’un “İstanbul Manzarası” adlı eserini en geç 1509 yılında yapmış olduğu varsayımından kaynaklanmıştır.
[283] Procopius, a.g.e, s.24, md.7.
[284] Basilike kitaplığında, çeşitli bilim dallarında üstünlük  kazanmış öğretmenlerin oturduğu yer. Didaskalos. Gyllius, P. a.g.e, s.93.
[285] Hermaphrodite (?).
[286] Gyllius, P. a.g.e, II, XIX, s.92. Fil heykelinin Altın Milion’da yer alması ilgi çekicidir. Hafızaları insanlardan bile daha güçlü fillerin burada bir heykel ve bakıcısıyla temsil edilmesi, büyük olasılıkla İç Moğolistan’dan sonra, Afrika’da Ethiopia’dan başlayan ikinci göç dalgasına işaret etmekte ve Fil heykelinin varlığında, bu olayı unutmadıklarına işaret etmektedir. Filin bakıcısı, bu göçü başlatan lideri temsil etmekte olmalıdır. Dolayısıyla Milion’un, bu noktada Etiyop’yayı da temsil ettiği anlaşılıyor.
[287] Bir azize (aziz) ve iki süratli öncü (yn.).
[288] Olasılıkla bir rölyef tasviri olabilir.
[289] Gyllius, P. a.g.e, II/XIX, s.92.
[290] Dede Korkut kitabında da geçen bir isimdir. Bani, İnşa etmek, ya da inşa ettirmekten, “Hasan tarafından inşa
edilen” anlamındadır. ML./II,537. İsim şimdi “Beni Hasan” ya da “Beni Hassan” olarak değiştirilmiştir (?).
[291] Etrüsklerde, benzer güreş sahnesi için bkz. Bargellini, a.g.e., Res.90, 92, 105.
[292] Mallowan, M. E. L. (1966) Les premiéres civilisations L’aurore De La Mésopotamie Et De L’ıran,  Éditions Sequoia, Bruxelles, s.100, Fig.111. Etrüsklerde benzer savaş arabaları için bkz: Bargellini, P. (1960) Die Kunst Der Etrusker, Paul Zsolnay Verlag, Hamburg-Wien, Res.46, 47.
[293] Herodotos, a.g.e, IV/180, 183, 189.
[294] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.174.
[295] Helios.
[296] Constantinus’un Phoros’taki (Çemberlitaş) Bouleuterion’u.
[297] Constantinus’un Roma’dan getirdiği ve bundan sonra Constantinopolis’in Tykhe’si  (Kent’in Talihi,
Fortuna) olan Tykhe heykeli kastedilmektedir.
[298] Gyllius, P. a.g.e, II/XXIII, s.115.
[299] Düzgüner, F. (2009) “Topkapı Sarayı I. Avluda Hâlâ Yaşayan Bir Yapı, Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın Manuel I. Komnenos’a Hediyesi: Meşruta Sarayı”, mimar.ist, Sayı:34, s.104-110.
[300] Procopius a.g.e, s.42, md.31. Gylliu, a.g.e, II/XX, s.94, 95. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstnbul’da Yapılar, s.84-87, 156/No: 20, Fig.67a, b.
[301] Bu üç çatallı zıpkın, olasılıkla Byzantion’dan kalma bir miras olabilir. İster istemez insanın aklına, acaba Byzantion döneminde, burada bir Poseidaon heykeli mi vardı? sorusu takılıyor.
[302] Üç yüz otuz altı ayak.
[303] Yüz seksen iki ayak.
[304] İki yüz yirmi dört Roma adımı.
[305] Pişmiş toprak yaprak tuğla; (İng: Leaf brick; Alm: Schmall ziegel).
[306] Gyllius’un, Roma ve Bizans’ta,  duvar örgü teknikleriyle suya dayanıklı Puzzulan çimentosu + kireç” ten yapılma harç hakkında bilgi sahibi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Yerebatan sarnıcının duvarlarındaki sıvayı alçı olarak nitelendirmiş.
[307] On iki ayak.
[308] Kırk dodrans.
[309] Mimaride, Hesap tahtası, Tamu, Ölüler diyarı olarak da bilinir. Abacus (Abakus): Antik mimaride, sütun başlığında dörtgen levha, üst yapıyı taşıyan bir elemandır. Saltuk, S. (1990) Arkeoloji Sözlüğü, İnkilâp Kitabevi, İstanbul, s.9. Ayrc. Bkz. Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.11
[310] Seksen Roma adımı.
[311] Gyllius, P. a.g.e, II/XX, s.95.
[312] Kuban, D. a.g.e, s.108, dn.37.
[313] Müller-Wiener, a.g.e, s.285, Res.323.
[314] Bkz. Tab. 2, 4. Erhat, A. a.g.e. s.323, 324.
[315] Erhat, A. a.g.e. s.146, 207.
[316] Praetor i. (Lat. k.). Rom. Tar. Roma’da hakimlik yapan veya Roma İmparatorluğu’nda bir ili yöneten yüksek görevli. Ansikl. İ.Ö 367’de ihdas edilen ve hukuk davalarına bakan praetor, konsüllerin bazı görevlerini devir alarak yüklerini hafifletmiş oluyordu. Praetorlar, Halk Meclisi (comitiae centuriatae’ler) tarafından seçilir, pleb sınıfından olabilir, Roma’da oturur ve  Şehir Praetoru adıyla anılırdı; ML. XVI, s.268, 269.
[317] Paulos Silentiarios. Bizanslı şair (6. yüzyıl). Iustinianus’un sarayında teşrifatçılık ve sekreterlik yaptı. Paulos’tan yetmiş sekiz epigram, iki küçük tasviri manzume (Ekpkrasis tes Megales Ekklesias [Büyük Kilise
(Hagia Sophia) üzerine] ve Ekpkrasistu Ambonos [Mimber Üstüne] adlı eserler kalmıştır; ML. XV, s.528.
[318] Gyllius, P. a.g.e, III/I, s.125, 126.
[319] Banduri, D. A. (1711) Imperium Orientale, Joannis Baptistae Colgnard, Regis εt Academiae Galliace Architypographi, Parisiis, C.II, Lev.1 (Post pag.448).
[320] Bugünkü Vilayet Binası’nın güney batı yakınındaki, geniş alan.
[321] Müller-Wiener, a.g.e., s.46, Res. 22, 23. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.75, 82, 87, Fig.58a, 64, 67b. Duyuran, R. (1960) ”İstanbul Vilayet Konağı Karşısındaki Mozaikler”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı, Sayı: 18-21, s.70-72. Duyuran, R. (1960) “İstanbul Vilayet Konağı Karşısındaki Mozaikler”, Arkitekt, Sayı: 298, s.25-28.  Harrison, R. M.; Lawson, G. R. J. (1966), “İstanbul Vilayet Binasının Karşısındaki Mozaikler”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı, Sayı: 13,14, s. 76-78. Yücel, E. (1985) “Büyük Saray Mozaikleri ve Konservasyon Çalışmaları”, Ayasofya Müzesi Yıllığı, Sayı: 10, s. 11-19, Res. s. 85, 86; Fıratlı, N. (1963) ”İstanbul’da Yeni Bazı Önemli Buluntular”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı, Sayı: 15,16, s.177, 178, Res. 8, 9.                               
[322] Müller-Wiener, a.g.e, s.232, 238, 239, Res.263, 268, 269.
[323] Mansel, A. M. a.g.e, s. 276, 360
[324] Procopius, a.g.e, s.35, 36, md.23
[325] ML. XVIII, s.153
[326] Kuban, D. a.g.e, s.56, 62
[327] Gyllius, P. a.g.e, s.123, 125, 137, 184, 204.
[328]  Bkz. Queen of Sheba – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Queen_of_Sheba).
[329]  Freud, S. (1999) Dinin Kökenleri, Çev. S. Budak, Öteki Yayınevi, Ankara, s.318. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.239.
[330] Porta sterkoraria= Gübrelik yer, gübre kokan yer. I. Basileios döneminde yapılan ahırlardan dolayı bu isim, en erken 867’den sonra verilmiş olsa gerektir. Kapı, erken dönemde daha büyüktü ve to mega palation’un  ilk saray kapılarından biriydi. Byzantion’da ilk Basilike pyle (Bασιλική πύλη), Byzantion surları yakınındaki Phosphoros (Neorion) limanında bulunmaktaydı.  Eugenios Burnu’na yakın olup, daha sonra  Demetrios Porta  (Porta Hagia Barbara) olarak da anılan Basilike (Basileios-Basileia) pyle, “I”;  Ahırkapı’daki saray kapısı ise Basilike pyle “II”  olarak kodlandırılmıştır.
[331] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.42, 50, Fig.38c (PK.B2,3., C2,3, No:12)
[332] Gyllius, P. İstanbul Boğazı, II/XX, XXI, s.149-151.
[333] Schedel’in bu mükemmel eserinin renkli baskısını bize temin eden, Fox dergisi eski yayın müdürü Ali Işıngör’e, gösterdiği incelik nedeniyle ve tüm teşekkürlerimizle.
[334] Dirimtekin, F. a.g.e, s.11, Res. 6.
[335] Düzgüner, F. Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s. 86, 87, Fig.15.
[336] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.52, Fig.39.
[337] Manipur’lar. Hindistan’ın kuzeydoğusunda, bu ülkeye bağlı olarak yaşayan, kültür düzeyi ileri derecede olan bir toplumdur. Başkentleri Imphal’dır. Konuştukları dil Meiteilon, topluma hakim olan inançlar ise, başta Şamanizm olmak üzere Hinduizm’dir. Bkz. Manipur – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Manipur).
[338] Bu topluma, pratikte Turko-Mongol denmektedir. Moğolların ana vatanları, Timur’dan gelen Merkezi Asya stepleridir. Bu topraklar, vaktiyle Cengiz Han’ın zaptettiği alanları kapsıyordu. Erken Mughal’lar Çağatay dili konuşmaktaydılar. Hindistan’daki Moğol imparatorları, 1526-1707 yılları arasında hüküm sürmüş olan, Babur, Humayun, Akbar, Cihangir (Jahangir), Shah Jahan ve Aurangzeb’dir. Geniş bilgi için Bkz. Mughal Empire – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Mughal_Empire).
[339] Goel, R. G.; Goel, V. (1988) Encyclopaedia of sports and games, Vikas Pub. House, s. 318.
[340] Craig, S. (2002) Sports and games of ancients, Greenwood Publishing Group, Westport, s.157.
[341] Mukna Kangjei (Khong Kangjei), Manipur’da bir tür güreş sporudur. Sagol Kangjei ise, at sırtında oynanan bir tür spordur. Bu bağlamda, “Kangjei” kelimesinin anlamını, karşılıklı mücadele, rekabete dayalı mücadele, şeklinde algılamamız olasıdır.
[342] Bkz. (www.pakistan-karachi.info/Meitei_Mayek_script).
[343] Bkz. Abugida – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Abugida).
[344] Ayrıntılı bilgiler için Bkz. Tocharian languages – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Tocharian_language). Tocharian script – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Tocharian_script). Tokar yazısına bağlı olarak gelişen diğer kültürlerle, bunların yazılarına ilişkin hazırlanmış krokisel bilgi için Bkz. Tocharian script: (www.pakistan--karachi.info/Tocharian_script).
[345] Bkz.  Syllabary – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Syllabary). Syllabary: Definition from Answers.com: (www.answers.com/topic/syllabary).
[346] Tabloya sığmayan açıklamalar, notlar içeriğinde, resim altı bilgiler halinde verilmiştir. Aynı belgelere, belgelerin aslını oluşturan (www.ohio-Cleveland.info/...) sitesinden de ulaşılabilinir. Bu arada, Tokar “A” yazısı da çözülmüş ve Tokar “B” yazısıyla çok az farklı olduğu saptanmıştır. Geniş bilgi için Bkz. Tocharian languages – Wikipedia, the free encyclopedia: (www.wikipedia.org/wiki/Tocharian_languages). Resim altlarındaki kaynaksal bilgiler Türkçe tercüme, dipnotlardaysa orjinal biçimlerine uygun şekilde İngilizce olarak verilmiştir: 1=Review of Fragments of the Tocharian A  Maitreyasamiti – Nataka of the Xinjiang Museum, China. In Collaboration with Werner Winter and Georges – Jean Pinault by Ji Xianlin; 2= TITUS:[1] Tocharian, , and from the Berlin Turfan Collection - by Mark Dickens – www.wordgumbo.com/ie/cmp/toch.htm A Tocharian - to – English […]; 3= Bulletin of the School of Oriental and African Studies; 4= Fragments of the Tocharian a Maitreyasamiti – Nataka of the Zingjiang Museum China; 5= […]. 
[347] Abjad, her sembolün genellikle bir sessiz harfin önünde yer alması şeklindeki yazı sistemidir. Böylece okuyucu uygun bir sesliyi buraya koymak zorunluğundadır.
[348] Bu belgeye göre, Ptolemaios I. Soter’in, Ethiop,ia ve Mısırdaki Tokar yazıtlarına ulaştığı, açıklık kazanmaktadır.
[349] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.80.
[350] 2 ve 7 no’lu notlar, tarafımızdan eklenmiştir. 1= Ptolemy I. Soter; 2= Tokar’ların bir (Tusharas, Tukharas, Togarma, Swāñce, Swāñco,Swance, Güneş Birliği, Güneş Ülkesi, Kuğu Ülkesi) kolu olan Yuèzhi’ler (Yüe – chih); 3= Phonetically, Tocharian is a ‘Centum’ Indo-European language, meaning that it merges the Palato-velar consonants of Proto Indo-European with the pla […]; 4= The existence of the Tocharian languages and alphabet was no even suspected until archaeological exploration of the Tarim basin by Aurel Stein in t[…]; 5= - language families and languages, - Tocharians, - Tocharian and Indo-European Studies, - References […]; 6= The Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland. 1913, pp.109120. – Mallory, JP. And Victor H. Mair. Th […]; 7= Tarım havzası (Taklamakan çölü), Khem, Kem; 8= Tocharian has completely reworked the nominal declension system of Proto-Indo-European. The only cases inherited from the proto-language nominat […]; 9= […]; 10= […]; 11= TITUS: Tocharian & - www.oxus.com/eyawtkat.htm Mark Dickens, Everything you always wanted to know about To […].
[351] Geniş bilgi için Bkz. Abugida – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Abugida).
[352] Bkz. No: 61. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s. 86, 158.
[353] Düzgüner, F. (2002) “Anaplous e Prohthoi’de Yeni Buluntular, Hagia Maria Hodegetria ve Nea Ekklesa (Mesakepion) Kiliseleri, Annual Spplement of Arkeolji ve Sanat Magzine 1, s.32-50.
[354] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 23, s.83-85, Şek.10.
[355] Yazar, bir Türk çadırının kuruluşunu anlattığı satırlarında, sivri tepeliğin ya da kubbenin dallarının dört tanesinin dışa uzatıldığını ve dört ana noktaya yerleştirilmiş kazıklara bağlandığını söylüyor. Yazarın bu betimini               Çoruhlu’nun piramidal Yangshao eviyle karşılaştırınız. Düzgüner, F.  mimar.ist, Sayı: 28, s.106. Esin, E. (2003) Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, s.124, 125, 127.
[356] Esin, E. a.g.e, s.45, 127.
[357] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s. 77-79, Fig.61, 62.
[358] Müller-Wiener, a.g.e, s.51
[359] Girişi dört sütunlu yapı; (İng. Tetrastyle). Ön cephesi dört sütunlu Antik Yunan tapınak tipi; Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.235.
[360] (İng. Hypocaust). Antik Roma hamamlarında zeminin altında yer alan ve içinde sıcak dumanın dolaştığı kanal
şebekesi....; Sözen-Tanyeli, a.g.e., s.105. Antik Roma ve Bizans’ta, bu kanalların  içinde rastlanan kalın kireç tabakası, bazı hallerde buradan sıcak suyun geçtiğini de göstermektedir. Türkçede “Sıcak halvet”, külhanın üst bölümüdür.
[361] Bu insanların hiç banyo yapmadıklarını düşünmek çok zordur. Soğuk kış aylarında, Kang’ın üzerinde ısıtılabilecek suylai bunun hemen yakınında banyo aldıklarını düşünmek, uzak bir varsayım olmasa gerektir.
[362] Eyes on Japan / “The cold and the kotatsu” by Bill Stonehill: (www.eyesonjapan.com/jp10.htm).
[363] Kang bed-stove – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Kang_bed-stove).
[364] Müller-Wiener, a.g.e, s.51.
[365] Müller-Wiener, a.g.e, s.70.
[366] Ulansey, D. (1991) “Solving the Mithraic Mysteries”, Biblical Archaeology Review, Oxford University Press, Oxford, pp.40-53. Ulansey, D. (1991) The Origins Of The Mithraic Mysteries, Oxford University Press, Oxford. (www.well.com/~davidu/mithras.html).
[367] İÖ. 6. yüzyılda, Doğu İran’da Zerdüşt tarafından geliştirilen  Mezdekîlik ya da Zerdüşt de denilen dinin ilke ve buyruklarının yazılı olduğu kitap;  ML. XVI, PER-ROM/PER., s.10
[368] Bkz. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın kökenine Yolculuk, s.191, Fig.87.
[369] ML./XIV, s.49
[370] Buradaki ölü Hongshan’lı figürünü, Kartal başlı totemlerde, ölmüş bir insanı kollarının altından tutarak, onu göğe doğru ölüm yolculuğuna çıkaran Gorgo tasvirli, kartal başlı totemlerle krş. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.122. Bkz. Fig.50e’deki açıklama.
[371] Mellaart, J. (1988) Yakın Doğu’nun En Eski Uygarlıkları, Çev. B. Altınok, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, s.79, 80, Res. 62, 65. Çeşmeli, İ. (2006) “9-12. Yüzyıllar Arasında Orta Asya’da Yapılmış Olan Mezar Yapılarının Tipolojisi”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s.94.
[372] Düzgüner, F. (2010) Büyük Tufan, Göbekli Tepe ve Etiler, (www. hermetics.org/pdf/gobeklitepe2.doc), Fig.83c.
[373] Herodotos, a.g.e, IV.60-62.
[374] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, Fig. 25b, c, 26a, b.
[375] Beyindeki seks merkezinin, sağ ve sol thalamus arasında kalan hypothalamus’ta olduğu anlaşılıyor. Bunlar, beynimizin sol yarısındadır. Bunu nereden bildiklerini anlayabilmemiz mümkün değildir. Ancak cinsellik (erkek uzvu) sembolü olan thyrsos’un, beynin bu durumuyla ilişkisi olabilir kanısındayız. Bkz. Hypothalamus – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Hypothalamus).
[376] Saltuk, S. a.g.e, s.66.
[377] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.105-109, Fig.43.
[378] Müller-Wiener, a.g.e, s.65
[379] Kriptoportiko, tıpkı prtiko’lar gibi birbirlerine geçişleri olan kripto’lar anlamına geliyor. Kripto, ya da Kripta, tıpkı Mithra kültünde olduğu gibi, içinde tapınmanın yanında mezarların da bulunduğu odadır. Antik Roma’da, Hristiyan inançlarının gizlice yerine getirildiği yer altı kiliselerine verilen “Kripta” adı, buradan gelmektedir. Constantinopolis’te, daha sonraki dönemlerde tinsel anlamını kaybederek, yapıların yalnızca bodrum katlarına verilen bir isim haline gelmiştir. Her şeye karşın, kelime kökeninin Mithra kültüne dayalı olduğu açıktır. Bkz. Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e., s.139.
[380] Restitüsyonun aslında, oppidum’ların üstü çatıyla örtülmüş şekilde betimlenmiş. Oysa, özellikle doğu oppidum’unda, Zeus Hippios’un altın yaldızlı kuadriga üstündeki heykelinin bulunduğu bilinmektedir. Bu nedenle, bu güzel restitisyona müdahale ederek, oppidum’ların üzerini düz-teras şeklinde göstermek zorunda kaldık.
[381] Origin of Vo: (www.surnameweb.org/Vo/surname-origin.htm).
[382] Müller-Wiener, a.g.e, s.65
[383] Müller-Wiener, a.g.e, s.65, 67
[384] Müller-Wiener, a.g.e, s. 67, 68
[385] Parastaseis, 95, 101-103; Kuban, D. a.g.e, s.75, 76, dn.19, 20’den alıntı.
[386] Zeus – Crystalinks: (www.crystalinks.com/zeus.htm).
[387] Bacchylides 9.12 SM (buradaki aethlos’un ifade tarzı şöyledir: epi + e hali, yani athlêsan ep’ archemorôi). Aeschylus Nemea (TGF 149); Euripides Hypsipyle (ed. Bond) 97-103; Apollodorus 3.6.4 (buradaki agôn’un ifade tarzı: aethlos’a göre epi + e haliyle birlikte ep’ autôi..agôna şeklindedir); Hyginus Fables 273; Clement Protrepticus 2.29; ve Hypotheses Pindar Nemeans. Bu mitos, Alkides ve Nemea aslanına ait hikâyeden alınan konuyla kurgulanmış olmalıdır: Lloyd-Jones ve Parsons’un 1983 baskısında cf. Callimachus F 254-269. W. Race’in bana ifade ettiğine göre Yediler araba yarışları hakkında, Alkides’i içeren mitos’a değinmeksizin,  ondan ayrı ve bağımsız şekilde kendi aralarında özel konuşmuşlar ve yarışlara karar vermişlerdi. Chapter 4: (www.press.jhu.edu/books/nagy/PHTL/chapter4.html).
[388] Ακροκόρινθος. Yunanistan’da Korinth şehri akropolisi.  
[389] Argive’ler için Bkz. Teucer tablosu.
LacusCurtius . Strabo’s Geography – Book VIII Chapter 6: (penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Strabo/8F*.html).
[390] Oppian, Cynegetica 1. 225 (trans. Mair) (Greek poet C3rd A.D.). BALIUS & XANTHUS : Immortal horses of Achilles (Akhilleos’un ölümsüz atları); Greek: (www.theoi.com/Ther/HippoiBaliosXanthos.html).
[391] Antik Yunan şehir devletleri veya kabilelerinde, çok bilinen dini merkez, kült yerleri ya da kabirlerin komşu devletlerle ortak kullanımıyla ilgili olarak kurulan birlik.
[392] Lambert, S. D. (2002) “Parerga II: The Date of the Nemean Games” ZPE* 139. Chapter: 4, s.72-74. (www.press.jhu.edu/books/nagy/PHTL/chapter4.html).
* “Zeitschrift für Papyrologie und Epigraphik”.
[393] Müller-Wiener, a.g.e, s. 65
[394] Redhouse, English-Turkish Dictionary, s.651
[395] Redhouse, , English-Turkish Dictionary, s.637
[396] Saltuk, S. a.g.e, s. 163; Ayrc. Bkz., Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.249.
[397] Saltuk, S. a.g.e, s. 163.
[398] Saltuk, S. a.g.e, s. 162; Ayrc. Bkz., Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.248.
[399] 50 ayak.
[400] Gyllius, P. İstanbul’un Tarihi Eserleri, s.16
[401] Gyllius, P. a.g.e, II, XIII, s.78.
[402] Bu kilisenin, bugünkü Eyüp Sultan Camii’nin bulunduğu yerde olduğu tahmin edilmektedir. Bu caminin
her ne kadar 1458 tarihinde, Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa ettirildiği ifade ediliyorsa da, aynı yerde camiye dönüştürülmüş kilisenin varlığı,  bu  konuda kuşku yaratmaktadır. Cami, Fatih Sultan Mehmed
tarafından yaptırılmamış,  onun zamanında kiliseden camiye dönüştürülmüş olabilir. Ancak, bu cami yıkılmış ve  bugünkü Eyüp Sultan Camii,  III. Selim  döneminde Uzun Hüseyin tarafından yaptırılmıştır (1798-1800). Caminin 1635 tarihli bu gravürde görülüyor olması, yıkılış tarihinin 1635-1798 tarihleri arasında gerçekleştiğini gösteriyor olabilir.
[403] Hippodromos’larda yarışın başlangıç noktasını gösteren ve yanlarda yer alan kuleler.  (İng. Oppidum) Roma
circusunda koşuya başlama noktasının iki yanındaki kuleler.  Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.177   
[404] Fuchs, W. (1969) Die Skulptur der Griechen, Hirmer Verlac, München. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.160, 161.
[405] Müller-Wiener, a.g.e, s.51.
[406] Bkz. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.91.
[407] Müller-Wiener, a.g.e, s.177.
[408] Düzgüner, F. Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s.88.
[409] Procopius, a.g.e, s.5.
[410] Gyllius, P. a.g.e, II/XVII, s.86, 87, II/XVIII, s.90. Düzgüner, F. (2008) “İmparatorluk Köprüsü Sütunları Sultanahmet Camii’nde Hâlâ Yaşıyor”, mimar.ist, Sayı: 27, s.90-96. Byrd, K. (2002), “Pierre Gilles and The Topography of  Constantinople”, Efsanelerden Günümüze İstanbul I, Annual Supplement of Arkeoloji ve Sanat Magazine, s.6, 7.
[411] Düzgüner, F. (2007) “Constantinus’un Okyanus Biçimli Forumu ve İmparatorluk Köprüsü”, mimar.ist, Sayı: 24, s. 94-101. Düzgüner, F. (2008) “İstanbul’da Okeanos’la Tethys’in Kızı Tykhe’nin Forumu: Forum Constantini II”, mimar.ist, Sayı: 30, s.77-83.
[412] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 27, s.90-96.
[413] Erhat, A. a.g.e, s.138.
[414] Hebe. Erhat, A. a.g.e, s.123.
[415] Benzeri olayları günümüzde de yaşadığımız bir gerçektir.
[416] Girit’in İÖ 16. yüzyılda Mısır’la olan sıkı ilişkiler ve boğa kültü için Bkz. Mansel, A. M. a.g.e, s.38, 50, 51, Res.21, 25, 35.
[417] Kyrene, bugünkü Libya’da Bingazi’nin kuzeydoğu yakınındadır.
[418] Altın post, Altın kapı, Altın el vb. gibi.
[419] Düzgüner, F. Erg-Enek-On  İnsanın Kökenine Yolculuk, s.34, 35, Fig.2a-d.
[420] Bkz. Düzgüner, F. (2010) ”Izgara Plân, Megaron, Kem (Khem) ve Kehriz (Karız-Kheir) İlişkileri”, (www.hermetics.org/doc/kehriz.doc).
[421] Erhat, a.g.e, s.11.
[422] Aset’in kemer tokası. Düzgüner, F. (2010) “Byük Tufan-Göbekli Tepe ve Etiler”, (http://www.hermetics.org/pdf/gobeklitepe.pdf). Düzgüner, F. (2009) “Yazılıkaya’da Eti’lerin (Aith’ler= Eth’ler= Yanık’lar) Kem (Khem) Sembolleri”  (http://www.hermetics.org/etiler.html).
[423] Homeros, İlyada, XII, 127-194. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.240, 241. Düzgüner, F. (http://www.hermetics.org/pdf/gobeklitepe.pdf).
[424]  Kansu, Ş. A. (1946) İnsanlığın Kaynakları ve İlk Medeniyetler C.I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, s.176.
[425] (http://www.atkolik.com/attarih.htm).
[426] (http://www.hobotraveler.com/na_2_volcanoes-in-seychelles.php).
[427] Bize göre bu tarih İÖ 4000-3500’dır. Yani yaklaşık olara makalede verilen ikinci tarihle aynıdır.
[429] Summary descrption of the artisanal fisheries and resources for…:  The deep water crab Geryon quinquendens…; (www.fao.org/docrep/field/303859/3038590a.htm).
[430] Erhat, A. a.g.e, s.116.
[431] Modern Yunancada mükemmel anlamında “καλλίστη, “kallisti”, Latincedeyse  pulcherrimaedır.
[432] Modern Yunancada mükemmel anlamında “καλλίστη, “kallisti”, Latincedeyse  pulcherrimaedır. Modern Türkçemizdeki “kalite” kelimesi buradan geliyor olmalıdır. Yani, “Altın elma gibi değerli” anlamında.
[433] Parasitic Plant Connection-Hydnoraceae:
[434] Augean, İngilizcede çok pis anlamına gelmektedir. “Augean stables” ise, otuz sene pis kaldıktan sonra Alkides’in bir günde temizlediği ahırlar anlamındadır. Bkz. Redhouse, English-Turkish Dictonary, s.56.
[435] Bkz. Herakles. Erhat, A. a.g.e, s.138, 139.
[436] óψοπωλεĩον: Óψοπωλιον.ev, td. A place where victuals, especially, dressed victuals, fish, or delicacies are sold; a cook’s shop. Ŏψον, πωλιω. Donnegan, J. M. D. (1832) A New Greek And English Lexicon Principally On The Plan Of Greek And German Lexicon of Schneider. Published By. Hilliard, Gray & Co. New York. s.931. A new Greek and English Lexicon: Principally on the plan of the… -Google Boks Result: (google.com/boks?id=gvksAAAAYAAJ…). 
[437] Gyllius, P. a.g.e, II/XXIII, s.114.
[438] Müller-Wiener, a.g.e, s.248. Kuban, D. a.g.e, s.87.
[439] δ ομικός = Dromikos. Müller-Wiener, a.g.e, s.84.
[440] Emerson, W; L. Van Nice, R. (1943) “Hagia Sophia, İstanbul: Preliminary Report of a Recent Examination of the Structure”, AJA 47, s.407-411, Fig.3-5. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 20, s.89-98, Şek. 5, 6. Düzgüner, F. (2010) “Izgara Plân, Megaron, Kem (Khem) Ve Kehriz (Karız, Kheir) İlişkileri”, (www.hermetics.org/doc/kehriz.doc).
[441] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s. 68-71, 101-105, Fig. 35, 41, 52a b, 56, 59, 60-62, 64, 67a, b, 81b Düzgüner, F. (2006) mimar.ist, Sayı: 20, Şek.4a, b.
[442] Gyllius, P. a.g.e, II/XXIV, s.116.
[443] Orthros’taki Apollon Karneios (Marduk) olaylarından kaçan Patu Paiarehe’lerin, bölgeyi terk ettiklerini betimleyen, Mısır’daki Philae tapınağının giriş-çıkış kapısının temsil ettiği “Malakka Kurtuluş kapıları”yla karşılaştırınız.
[444] Ekbasis – Greek Lexicon: (www.searchgodsword.org/lex/grk/view.cgi?number=1545).
[445] Gyllius, P. İstanbul Boğazı,  s.21, 22, II/II, s.63.
[446] Gyllius, P. İstanbul’un Tarihi Eserleri, III/I, s.124, III/IV, s.137.
[447] Gyllius, P. İstanbul Boğazı, II/XIV, s.124, II/XVII, s.137.
[448] Gyllius, P. a.g.e, II/II, s.62, 63.
[449] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 23, s.86. Düzgüner, F. (2010) “Thorch (Torch-Torc), Torque ve Didyma Apollon Tapınağı, (Duzguner.blogcu.com).
[450] Yukarıda Mithra kültüne ait eserde de gördüğümüz gibi, gelecekten haber veren kahin kargalar.
[451] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, Fig.52a.
[452] “Kykla” adı, Ege denizindeki (Αιγαίο Πέλαγος, Egeo Pelagos) Kyklad adalarından gelip Byzantion’a yerleşenlerin, yerleştikleri bölgeye, Kyklades adını kısaltarak verdikleri bir isimdir. Gyllius’un Kykla adına bu anlamı nereden yüklediğini anlamak zordur.
[453] Tanrıça Athene’ye ithaf edilen “Koruyucu tanrıça” anlamındadır. Gyllius’un bazı açıklamalarında, Batı’ya üstünlük tanımak ve Doğuyu yermek adına, bazı sıfatları işine geldiği gibi değerlendirdiği, ya da bu değerlendirmelerin onun dönemine ait Doğu düşmanlığının bir gelenek haline gelmesinden doğduğu düşünülebilir.
[454] Gyllius, P. İstanbul’un Tarihi Eserleri, III/IX, s.166.
[455] Roma inançlarına göre ortaya çıkmış bir tanrıdır. Ülkenin, ya da ülkeler arasındaki sınırları tayin eder, denetlerdi.
[456] Tulunay, Etrüsk’lerde kentin kuruluş aşamasında çepeçevre sınırlarının belirlenebilmesi için kullanılan kutsal sabanın ismini “sulcus primigenius” olarak veriyor. Etrüsk’lerin Aadolu’dan Kuzey İtalya’ya göç ettikleri biliniyor. Bu çerçevede, “sulcus primigenius”un* ilk kez Etrüsk’ler tarafından ortaya çıkarılmadığı ortadadır. Byzantion’un kuruluş aşamasındaki tasarım ve plânlama göz önüne alındığında Byzantion’daki kutsal sabanın “βοũς ολκός” olarak adlandırılmış olması olasıdır. Tulunay, E. T. (1992) Etrüsk Sanatı, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, s.22.    
* Sulcus: (furrow, groove, fissure, ολκός),  Sabanın açtığı iz, yarık, oluk, yiv, saban izi.
Primigenius: (tauros, common cattle, βοũς). Evcil inek.
[457] Jones, J. LL. D. (1825) Tyro’s Greek And English Lexicon, Richard Taylor, Shoe Lane, London, s.xx. The Tyro’s Greek and English Lexicon: or a compendium in English… - Google Boks Result: But this verb, like egeo in Latin. (boks.google.com/boks?id=5LENAAAAYAAJ…).
[458] Aegean Sea – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipediaog/wiki/egean_Sea).
[459] Gyllius, P. İstanbul Boğazı, II/II, s.67. Gyllius, P. İstanbul’un Tarihi Eserleri, III/IX, s.166.
[460] Düzgüner, F (2004) Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.48.
[461] Gyllius, P. İstanbul Boğazı, II/II, s.63, 69.
[462] Zeus bu ünvanı, Peleponnes’te Lerna yakınındaki Apesas (Apesantus-Apesantias) dağından dolayı almış. Apesas, Mısır’daki “Apis-Tüylü kotuz” öküzü kökenli bir kelimedir. Öküzün Mısır’da, ilk kökenindeki adı “Hapis, Hapi-ankh”tır. Dolayısıyla Zeus’un bu ünvanının, Peleponnes’ten önce Mısır’a dayandığı anlaşılmaktadır. Gyllius araştırmasını, Yunanistan’da Stephanos ve Kallimakhos’un iambos’larından öteye taşımamış. Ancak bunlardan aldığı bir pasajdaki “Zeus Apesas’a kurban etmedi Arkadia’nın dişi atlarını” ifadesi, Apesas’ın  Mısır tanrısı Hapi-ankh (Hapis) olduğunu açıkça gösteriyor. Gyllius, P. a.g.e, s.67.
[463] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 18, s.110, Fig.1.
[464] Ünsal, B. (1973) , Mimari Tarihi, İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Yayınları, İstanbul, s.538. Pozzuolana, Pozzolana ya da Pozzolan, Antik dönemde Mısır’dan Anadolu, Yunanistan ve Roma’ya kadar kullanılmış bir yapı malzemesiydi. Volkanik küllerin kireçle karıştırılıp suyun içine konduğunda, bir çeşit çimento gibi donmakta, ya da yine suyla karıştırılıp, taş, ya da tuğla duvarlarda harç olarak kullanılmaktaydı.
[465] Gyllius, P.  İstanbul’un Tarihi Eserleri, I/I, s.30, 31.
[466] Procopius, a.g.e, s.24, md.6, s.43, 44, md.32.
[467] Gyllius, P. a.g.e, II/XV, s.83.
[468] Kuban, D. a.g.e, s.22.
[469] Düzgüner, F. (2004) Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.127-132, Fig.105.
[470] Alphon dahil, bunlar öküz böğürtüsüne benzer sesler çıkaran müzik aletleridir. Bkz. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 18, s.114, Fig.7. Düzgüner, F. Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s.76, dn.25.
[471] Bu kapı, sırasıyla şu isimlerle anılmıştır: Kharsa pyle, Harisios pyle, Porta Charsios, Porta Harisius, Polyandrion,* Porta Hadrianopolis, Edirnekapı.
* Kuban, D. a.g.e, s.53; İnciciyan, P. Ğ. a.g.e, s.14. Bu kapı İnciciyan’da Polyandros adıyla Yenimevlevihane kapısının eski adları, Rhesion, Rhegion (Küçük Çekmece) ile birlikte kullanılmıştır, İnciciyan, P. Ğ. a.g.e, s.15
[472] Gyllius, P. a.g.e, I/XX, s.55.
[473] Gyllius, a.g.e, I/XXI, s.56.
[474] Kendi payımıza, kulenin tepesinde savunma yapan askerler dışında, kulenin alt katlarında pek çok askerin yerleştirilmiş olduğu anlaşılıyor. Böylece, düşman kuvvetleri bu kuleleri bir yana bırakıp doğuya, yani kente doğru yürüdüklerinde, her bir kuleden çıkacak askerler birleşerek bir güç oluşturacaklar ve düşmanı Theodosius surlarında bekleyen askeri güçle birlikte kıskaca alıp, onları pusuya yatırmış olacaklardı. Bu dahiyane buluşun, Byzantion döneminde, Brakhiolion-Blakhernai çizgisinde yer alan bağımsız kulelerle, öncelikle phylakterion, en son olarak da Byzantion iç kalesine ait surlar arasında gerçekleştirildiği kanısındayız. Böyle düşünüldüğünde, Byzantion’a yapılan seferlerin, daha çok neden deniz yoluyla gerçekleştirildiğini anlamamız mümkün olmaktadır.
[475] Müller-Wiener, a.g.e, Res.1-4, 6.
[476] Gyllius, P. a.g.e, I/IV, s.36, I/XX, s.55, 56.
[477] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.12, 24, 95, 143, 158. Müller-Wiener, a.g.e, s.62-64.
[478] Myriandikos, Herodotos, a.g.e, IV.37, 38. Argonaut’lar (Argonautai), başlarında Iason olmak üzere, aralarında Alkides, Kastor, Polydeukes ve Orpheus’un da bulunduğu elli kadar Akhalı kahraman, Kolkhis’te Altın postu aramak üzere, Argo adlı gemileriyle Teselya’daki Pagasae körfezinden yola çıkarak Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçmiş ve Karadeniz’e açılmışlardır… ML./II, s.84. Herodotos’da adı geçen Phasis ırmağı, bugün “Rioni” adıyla, Karadeniz’le Kafkasya’nın güneyi arasında, Batı Gürcistan’da bulunmaktadır. Bölgenin Antik dönemdeki adı Kolkhis’tir. Irmak, Avrupa ile Asya arasında sınır kabul ediliyordu. Herodotos, a.g.e, IV.45. Yine Herodotos’ta adı geçen Triopion burnu ise, Karia’daki bir burundur. Burada Apollon, Nymphea’lar ve Pseidon şerefine kutlanan bayramlar Triopia adıyla anılmıştır. Kserolophos’ta Belgrad kapı civarının doğa ve su kaynaklarının zenginliği için Bkz. Procopius, a.g.e, s.27, md.10. Nymphea’lar ve Apollon kültü bağlantısı için Bkz. Erhat, A. a.g.e, s.219, 220. Belgrad kapının en eski adı olduğu anlaşıan Myriandros adının, Aronaut’la ve Apolon kültüyle donanımlı kentin Tropia şenlikleriyle ilgili oldğu kanısındayız. Belgrad kapıya yakın Kserolophos’ta, Apollon kültüyle ilgili olarak, Bkz. Müller-Wiener, a.g.e, s.250. Gyllius. P. a.g.e, I/I, s.29, IV/VIII, s.188.
[479] Kyzikos, Kapıdağ yarımadasının Anadolu kıyısıyla birleştiği yerdeki Antik şehir. ML./XII, s.159.
[480] Vitruvius (1990) Mimarlık Üzerine On Kitap, Çev. S. Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, Ankara, s.98, 99, 102, 103.
[481] Benzer bir konu için Bkz. Demirkale, S. Y; Yıldırım, E. (2005) “Mimaride Kubbe Tasarımı ve Akustik Sorunlar” mimar.ist, Sayı: 17, s.110-112.
[482] Herodotos, a.g.e, II..118.
[483] Herodotos, a.g.e, VII.20.
[484] Etnik kökene dayalı adını, Troia’lı bir kadından almış olabileceğine rağmen, bu ismi Yunan kahramanı “Teucher”le karıştırmamamız gerekir.
[485] Fenike kenti Gebal’in (erken dönemde Gubla) İonca adı.
[486] Horihor, Firavun XI. Ramesses’in Mısır ordusunda görevli olan, aynı zamanda Thebes’te Amon tapınağının yüksek rahibiydi (İÖ 1080-1074)
[487] Sahip, efendi, tanrı, Gök gürültüsü tanrısı= Zeus.
[488] Tjeker – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia, org/wiki/Tjeker).
[489] Bkz. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.64, Fig. 23a, b.
[490]Tjekker”, Tokar (Dokur) Türklerinin Mısır ve öncesindeki lisanlarının Antik yazılımını gösteriyor olmalıdır. “Tjekk”, büyük olasılıkla dokumak, “er” ise insan, erkek anlamlarını kapsamaktadır. Bu kapsamda “Dokuyan-er”, “Dokuyan-insan” anlamlarını kapsamış olmalıdır. “Teuker” ve Teukroi”nin ise, bu insanların daha geç dönemlerde aldıkları isimler olduğu açıktır.
[491] Yunanistan ve Anadolu’dan, Mısır ve Çin’e kadar, geniş bir kronolojik yelpaze içinde hazırlanmış, başlangıç için yeterli görülebilecek bu güzel çalışma için Bkz. Teucer. Tjekker: (www.ohio-Cleveland.info/Tjekker); 1= Teuker, Teukroi, Tjekker; 2= Cressman, E. D. (1928). "The Classical Poems of Tennyson", The Classical Journal 24: 2, s.98–111; 3= Euripides, Euripides II: The Cyclops and Heracles, Iphigenia in Tauris, Helen (The Complete Greek Tragedies), Vol.4, University of Chicago.
[492] Joseph, F. a.g.e, s.240.
[493] Zekiyev, M. Z. (2006) Türklerin ve Tatarların Kökeni, Çev. D. A. Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, s.143-159.
[494] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.154-160, Fig.69a. b. 70a. b, 71.
[495] Tjeker’in Yunanca Teukroi ve Latincedeki Teucri’nin tanımı, 1867 yılında Lauth tarafından yapılmıştı. Aynı tanım Woudhuizen’in ifadesine göre, François Chabas’ın “Études sur l’Antiquité Historique d’après les sources égyptiennes et les monuments réputés préhistoriques of 1872” adlı eserinde tekrarlanmıştır. Ayr. Bkz. “The Tjeker”. Sandars, N. K. (1987) The Sea Peoples: Warriors of the ancient Mediterranean, Revised Edition. Thames and Hudson, London, s.170.
[496] Bryce, T. R. (1998 & 2005) The Kingdom of the Hittites, Oxford University Press, s.339.
[497] Gyllius, P. İstanbul Boğazı, II/VII, s.92, 93
[498] Senatör Mammianos’un Constantinopolis’te yaptırdığı portiko ve tetrapilon için Bkz; Gyllius, P. İstanbul’un Tarihi Eserleri, III/VI, s. 140.
[499] Procopius, a.g.e, s.43, md.32.
[500] Gyllius, P. a.g.e, III/IV, s.137.
[501] Procopius, a.g.e, s.38, md.25.
[502] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.127-140.
[503] Burada anılan Byzantion forum’u, olasılıkla Constantinus’un  bugünkü Bab-ı Hümâyûn’un olduğu yerde buılunduğu söylenen Constantinus’un okyanusu andıran daire şeklindeki forum’u ya da Forum Augusteion olmalıdır. Gyllius, P. a.g.e, II/XVII, s.86. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 30, s.77-83.
[504] 800 Roma passusu.
[505] “Oksy” kelimesi, bir garabet, hilkat garibesi, ya da acayiplik görüldüğünde çıkarılan gürültü, ya da neşe, şen şakraklık anlamına geliyor. Bu bgağlamda, Oksyrrhous’un anlamının, burada çok sayıda bulunan martılar nedeniyle çıkan gürültü, ya da hayat dolu, şen şakrak sesler nedeniyle, bunların bulunduğu yer (yurt) anlamına geldiği sanısındayız.
[506] Kelime, tehlikerli, korkulu anlamında “Perilous” olmalıdır.
[507] Kız Kulesi; Müller-Wiener, a.g.e, s.334
[508] Gyllius, P. a.g.e, s.207.