3 Ocak 2011 Pazartesi

ANTİK İSTANBUL / V

[1] Gyllius, P. (2000) İstanbul Boğazı, Çev. E. Özbayoğlu, Eren Yayıncılık, İstanbul., II/II, s.70.
[2] “Anaolous’tan Bosporos Yoluyla Karadeniz”.
[3] Homer Troia’sı  (Homeric Troy). Troia VII.
[4] Düzgüner, F. (2006) “Byzantion Dönemindeki Kurgusuyla Bir Anadolu Mucizesi: İstanbul”, mimar.ist, Sayı: 21, s.92, 93. Gyllius, P. İstanbul’un Tarihi Eserleri, I/III, s.33.
[5] Herodotos (1991) Herodot Tarihi, Çev. M. Ökmen, Remzi Kitabevi, İstanbul, IV. 144.
[6] Yalan, aldatmaca, işine geldiği gibi laf çevirme.
[7] Mansel, A. M. (1963) Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, s.19-21. ML.XIII, 305, 306.
[8] Mansel, A. M. a.g.e,s.472, 473.
[9] Mansel’in Anadolu halkını, Fenike’lilerden almış oldukları ve sırf kendilerine özgü konuştukları İonca nedeniyle Yunanlı saydığını, Herodotos’a yüklediği “Yunanlı tarihçi” sıfatından da anlamak mümkündür.
[10] “kulelerinden birinin” şeklinde olmalıdır. Matbaa hatası olabilir.
[11] Mansel, A. M. a.g.e, s.19-22.
[12] Herodotos, a.g.e, I. 57, 58.                 
[13] Herodotos, a.g.e, I. 56, 146, II. 50-52, 171, V. 26, 64, 136, 138, 140, VII. 94, 95.
[14] Byzantion dönemine ait yukarıdaki haritanın uyarlanmasında, imparator Constantinus ve sonrası dönemlere ait sur, yol ve forum’lara, Byzantion dönemi yapılara ait adreslerin daha belirgin olması bakımından yer verdik. Bu güzel haritayı bilim dünyasına kazandıran Wikipedia sitesine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ancak, Müller-Wiener’in son derece dakik Antik ve modern İstanbul haritalarıyla, konuyu ciddiyetle ele almış diğer tüm İstanbul haritalarında, Philadelphion’dan kuzey yönünde dik açıyla alınan kuzey-güney doğrultusundaki Tetrarkh çizgisi, Haliç’te Unkapanı noktasıyla kesişirken, bu haritada yaptığımız çalışmadaki çizgi, Haliç kıyılarını Petrion’da kesmektedir. Dolayısıyla haritada küçük bir sapmanın olduğu anlaşılmaktadır. Saygın Wikipedia üreticilerinin, bu konuyu tekrar ele alarak gözden geçirmeleri ve varsa bu sapmayı düzeltmeleri halinde, son derece güzel hazırlanmış bu haritanın, tartişmasız mükemmele ulaştırılacağı kanısındayız.
[15] Procopius, a.g.e, s.43, md.32. Tarihçi, Constantinopolis’te pek çok semt varken, bizlere, kuşkusuz Byzantion’dan miras kalan ve Uzak Doğu’da insanın kökeni olan Choukoutien’in (Zhoukoundianai) İstanbul’daki karşılığı olan bu semti, bir ip ucu olarak vermiş olmalıdır.
[16] Dirimtekin, F. (1953) Fetihten Önce Marmara Surları, İstanbul Fetih Derneği Yayınları, İstanbul, s.13
-κοντος, ό= pole, punting-pole; Liddell, H. G.; Scott, R. (1958) Greek-English Lexikon, Oxford at Clarendon Press, London, s. 978.
-σκαλα, ή= scala, stairs, gangway of a ship, etc., poll. I. 93, Hsch.; Liddell, H. G.; Scott, R. a.g.e, s.1603;  Havuz şeklinde liman; Yapımı Byzantion dönemine kadar uzanan limanın, yine khelai plânında olduğu, dar ağızından dolayı iç kısmının havuza benzetildiği ve Havuz-liman adının buradan ileri geldiği anlaşılmaktadır.
[17] Procopius, a.g.e, s.43, md.32 .
[18] Procopius, a.g.e, s.43, md.32.
[19] Gyllius, P. a.g.e, II, XV, s.81-83.
[20] Gyllius, a.g.e, II, XV, s.83.
[21] Gyllius, P. a.g.e, II, XV, s.82.
[22] İnciciyan, P. Ğ. (1976) 18. Asırda İstanbul, Hrand. D. Andreasyan Ter., İstanbul Fetih Cemiyeti İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul, s.11.
[23] Kuban, D. (2000) İstanbul Bir Kent Tarihi, Çev. Z. Rona, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul, s.53. İnciciyan, P. Ğ. a.g.e, s.14. Bu kapı İnciciyan’da Polyandros adıyla Yenimevlevihane kapısının eski adları, Rhesion, Rhegion (Küçük Çekmece) ile birlikte kullanılmıştır, İnciciyan, P. Ğ. a.g.e, s.15. Müller-Wiener’de Rhesium, Polyandrion adıyla birlikte kullanılmıştır, Müller-Wiener (2001) İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Çev. Ü. Sayın, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, s.287.
[24] Su kemerinin Byzantion döneminden beri var olduğunu, bu döneme ait Megiste nympheum’un (Büyük çeşme), bu kemerin doğu yönündeki bitiş noktasının hemen güneyinde bulunmasından anlıyoruz. Büyük çeşmenin “Bol ve cömert su” olarak aldığı ünvan da, buna işaret etmektedir. Her şeye karşın, daha ayrıntılarıyla inceleme gereksinimi duyulan konu nedeniyle, haritada Byzantion yapılarına verdiğimiz kırmızıyla renklendirilmemiştir.
[25] Kharsia bileşik bir isim. Olasılıkla “Char”, yani dört anlamına gelen kelimeden Khars>k >ios<k= Kharsios şeklinde türetilmiş olmalıdır. Bölgenin en yüksek yerinde inşa edilmiş olması nedeniyle, görüş sahası diğer phylakterionlara göre çok geniştir. Bu bağlamda “kiosk”un (k sk , k - sk ) balkon, ya da taraça anlamına da uygundur. Diğer yanda kelimenin çadır, üstü çadır gibi örtülü yer anlamları çerçevesinde, burada yuvarlak, dört yana açılabilen ve üstü çadır gibi çatıyla örtülü bir saray (köşk, kalık)* yapısının yer almış olması olasıdır. Vavassore ve Coeck’in gravürlerinde, aynı yerde Constantinus’un sarayını görmemiz ilgi çekicidir. Gyllius, P. a.g.e, Res. 9, 10.
* Kalık tipi köşk, ya da sarayların kökeni Uzak Doğu’ya dayanmaktadır. Örnek için Bkz. Düzgüner, F. (2010) “Büyük Tufan, Göbekli Tepe ve Etiler”, (www.hermetics.org/pdf/gobeklitepe2.doc), s. 21, 29, Fig.2.
[26] On ikinci bölge. Bkz. Gyllius, P. a.g.e, s.202.
[27] Eleutherion phylakterionunu, Vavassore ve Coeck’in anılan gravürlerinde de görebiliyoruz. Özellikle 1533 tarihli Coeck’in gravüründe, Eleutherion phylakterionunun batı bitişiğinde, etrafı, üzerleri mermer levhalarla kaplı, kuzeydeki giriş bölümünde, tabanların hâlâ daha mermer levhalarla döşeli olduğu görülebilen alanın Theodosius’un, Gyllius’un Theodosiacum dediği, aynı adı taşıyan ikinci forum’u olduğu anlaşılmaktadır.
[28] Byzantion’un bir hippodromos’tan yoksun olduğu düşünülemez. Olasılıkla Septimius Severus’un kenti tahrip etmesinden sonra, Constantinus tarafından yapımına yeniden başlandığı kanısındayız.
[29] Gyllius, P. a.g.e, II/XXIII, s.114.
[30] Gyllius, P. a.g.e, III/I, s.124. Hekate’nin Strategion’daki üç ayaklı kazanı, herhalde meydanda bir yerde durmuyordu. Burada bir Hekate tapınağının bulunduğu açıktır. Günümüzde, Gülhane parkının kuzey çıkış kapısının batı bölümüyle Sirkeci’nin bir kısmını kapsayan bölge, Strate>gion, yanı stratejik>regio<n= Stratejik bölge bağlamında, savaş stratejisi çalışmalarının yanında avcılığın da yapıldığı bir bölge olduğu anlaşılıyor. Günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin içinde kalan Fatih Sultan Mehmed’in av köşkü olarak kullandığı bilinen Çinili Köşk’ten, Gülhane parkında ava çıktıktığı bilinmektedir. Bu bağlamda, Hekate’nin ölüm kalım savaşlarında dilediği savaşçıya yardım etmesi, ya da insanlara bereketli av verip, dilediğinde ellerinden avı alması, Strategion’un anlamıyla tamı tamına örtüşmektedir. Bkz. Erhat, A. (2002) Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi,  İstanbul, s.125.
[31] Procopius’un Basileios, Kedrenos’un Basilica dediği ve her ikisinin de saray anlamına geldiği, dolayısıyla 
Basileia kapısının da  “Saray kapısı” anlamında oluğu anlaşılmaktadır. Aynı durum  Sterkoraria pyle’nin (Ahırkapı) eski adı olan Basilike (Basileia) pyle için de geçerli olmalıdır.
[32] İnciciyan, P. Ğ. a.g.e, s.29, dn.65
[33] Dirimtekin, F. a.g.e, s.7
[34] Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C VII, s.77  
[35] Κσίλο= Ksilo: Zor durumda kalmak, bırakmak. Kıçına şaplak atmak. Bu bağlamda, Ksilokeras; Haliç’e giren düşman kuvvetlerinin burada kıstırılarak zor durumda bırakıldıkları, kıçlarına birer şaplak yedikleri yer, anlamlarına gelmektedir.
[36] Herodotos, a.g.e, I. 171.
[37] Homeros (1984) İlyada, Çev. A. Erhat; A. Kadir, Can Yayınları, İstanbul, II. 819-878, X. 428-431.
[38] İleriki satırlarda da saptanacağı gibi, Ordos’un en eski Antik adı “Orthros”tur. Daha sonra “Orthos” olarak kısaltılmış adın, bundan sonraki satırlarda, hem arkeolojik ve hem de bilimsel en eski adıyla anmanın, daha anlamlı olacağı kanısındayız.
[39] Düzgüner, F. (2010) Büyük Tufan, Göbekli Tepe ve Etiler, (www.hermetics.org/pdf/gobeklitepe2.doc).
[40] Biz bu caddeyi daha önce Namık Kemal Caddesi olarak değerlendirmiştik. Ancak buranın, günümüzdeki Mustafa Kemal Caddesi olduğu anlaşılmaktadır. Procopius (1994) İstanbul’da Iustinianus Döneminde Yapılar, Çev. E. Özbayoğlu, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, s.38, md.26. Düzgüner, F. (2004) Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, s.2, 12, 20 vd. Fig.18.
[41] Düzgüner, F. (2005) “Byzantion’un Yedi Eko Kulesi ve Uç Kaleler”, mimar.ist, Sayı: 18, s. 112, Fig.3.
[42] Geçmişe ait hafızayı açık tutma, akıl, us, bellek.
[43] Bean, G. E. (1995) Eski Çağ’da Ege Bölgesi, Çev. İ. Delemen, Arion Yayınevi, İstanbul, s.77, 78. Mansel, A. M. a.g.e, s.19, 20.
[44] Joseph burada yanılmaktadır. Doğal afetler gibi zorunlu etkenler olmadıkça, leylekler gibi geçip gitmemişler, yerleşecek güvenli ve verimli araziler aramışlardır. Leylek benzetmeleri ise, bu hayvanların göç yollarını takip ederek sulak arazileri bulabileceklerine ait güvenlerinden doğmuştur. Zira tıpkı insanlar gibi hayvanların da büyük oranda su gereksinimleri vardır ve bunların göç yolları, kuşkusuz sulak araziler üzerinden geçmektedir.
[45] Yazar her Batılı gibi, ütopik olarak Atlantis’in Atlantik okyanusunda olduğu inancındadır. Biz, Erg-Enek-On adlı yapıtta, Platon’un anlatıları çerçevesinde, Atlantis hakkında yapılan sansasyonel ve dayanaksız açıklamalara son vererek, Atlantisi oluşturan Poseidonia, Atlas, Autokhton, Mneseus, Ampheres, Evaimon, Elasippos, Mestor, Azaes ve Diaprepes  adlı kıta isimlerine, sözlüksel anlamlarıyla açıklık getirerek, Atlantis’in yeryüzünü, “MU” kıtasının ise Pasifikte bir iskelet kalıntısı gibi paramparça olmuş adalar grubunu oluşturan Mneseus olduğunu, kanıtlarıyla birlikte açıklık kazandırdık. Bkz. Düzgüner, F. (2009) Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, Homeros’un Odysseia Adlı Yapıtının Analizi, Hermes Yayınları, İstanbul, s.231-234, Fig.120.
[46] “şehirdir” şeklinde olmalıdır.
[47] Joseph, F. (2005) Kayıp Uygarlık Atlantis, Çev. N. Niven,  Dharma Yayınları, İstanbul, s.130.
[48] Bir çeşit çelenk. Bkz. Liddell, H. G.; Scott R. a.g.e, s.708.
[49] Byzantion’u kuran ve yazılarda adı “Byzas” olarak geçen, kentin Megaralı ktistesi’nin (kehraman) asıl adı, Anadolu İoncasına göre “Byzes”tir. Bu nedenle, metin içindeki alıntılar dışında, asıl ismi olan “Byzes” adı kullanılmıştır.
[50] Plinius’un ifadesine göre, günümüzdeki Erdek körfezi olarak anılan yerin Antik adının “Thrakion Limen-Trakya limanı” olduğu anlaşılmaktadır. Bu isim, Byzantion’daki “Thraikiai akra-Trakya limanı” adıyla olan benzerliği nedeniyle dikkat çekicidir. Trakya ile bölgesel anlamda bir ilgisi olmayan Kyzikos’taki bu ismin, Byzantion’la olan ilişkilerin ardından, bir dostluk gösterisi olarak konduğu kanısındayız. Gyllius, P. a.g.e. I/XX, s.55.
[51] Kuban, Osmanlı mimarisindeki bu tür yapılara “Ehmedek” dendiğini ifade etmektedir. Kuban, D. a.g.e, s.208.
[52] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.26, 27, Fig. 26a, b.
[53] Kanalları keşfeden Osmanlıların, bunların üzerinde kurdukları hamam komplekslerinin oluşturduğu yılankavi yolları ve Valens su kemeri-Nympheion Megistos (Beyazıd hamamı-Philadelphion) arası su yolunu görmek için Bkz. Müller-Wiener, a.g.e, s. 271-285, 324, Res.307-323, 371. Düzgüner, F. (2006) “İstanbul Sultanahmet’te Bizans Dönemi Saray, Anıt ve Limanları ile Altyapı Çalışmaları”, mimar.ist, Sayı: 20, s.94. Düzgüner, F. (2010) “Izgara Plân, Megaron, Kem (Khem) ve Kehriz (Karız-Kheir) İlişkileri, (www.hermetics.org/doc/kehriz.doc).
[54] Erhat, A. a.g.e, s.135-137, 207. Düzgüner, F. (2007) “Yedikule (Brakhiolion) Kapitolü”, Yapı Kültür Sanat Dergisi, Sayı: 309, s.112. (www.yapidergisi.com/makaleicerik.aspx?MakaleNum=33).
[55] Mnemosyne’nin adına, Yunanlıların Erken dönemlerinde rastlanıyor. Pausanas, Atina’da bir Mnemosyne heyklinin varlığından bahsetmektedir (Paus. i 2 § 4). Trophonios kehanet merkezinde, tanrıçaya ait kutsal bir kuyu ve tahtı vardı. (Paus. ix. 39. § 4, & c.). Bkz. Mnemosyne: Greek Titan godess of memory; Mythology; pictures…: (www.theoi.com/Titan/TitanisMnemosyne.html).
[56] “Palinurus barbarae-Giant Spiny lobster-Palinuridae-Gigantik istakoz-Rock lobster-Kaya istakozu” adlarıyla anılan istakoz türü, Madagaskar adasında 2006 yılında keşfedilmiş. Yaklaşık 1.5 feet (0.46 m) uzunluğunda ve 4 Kg ağırlığındaki bu istakoz türü, Hint okyanusunda Somali’den Kenya, Mozambik ve Madagaskar adasına kadar olan bölgede yaşıyor. Şimdiye dek rastlanan en büyük türü, 1 m’den biraz daha fazlaymış. Çin’de Sarı denizden Filipinler’de Manila adasına kadar olan bölgede yaşayanları “Chinese Giant lobster” olarak biliniyor. İngiltere yakınlarında bulunan Pink Spiny lobster türü, 0.60 m uzunluğunda ve 4.2 kg imiş. “Poseidon” adıyla da anılıyor. Bu nedenle Oyuk mağaralar’ın Klimancaro dağının Hint Okyanusu’nda, Madagaskar’a bakan kıyılarında olduğunu anlamak, pek güç olmasa gerektir. Bu bağlamda, Phorkys’in Palinurus barbarae olduğunu anlayabiliyoruz. Deniz kestanesinin (sevgili kızı Thoosa) ise en sevdiği yiyecekler arasında olması, ilgi çekicidir.
[57] Hesiodos, Askralı (Boiotia) ozan. İÖ 8. yüzyıl. Herodotos, a.g.e, II.53, IV.32.
[58] ML./XIX.309, 310.
[59] ML./VIII.556. Erhat, A. a.g.e, s.126, 292.
[60] Bu savaş, kızgın kor halindeki magma tabakasıyla, bunun üzerinde yer alan bereketli topraklar arasındaki hakimiyet savaşıdır.
[61] Yaşlı deniz tanrısı.
[62] Erhat, A. a.g.e, s.115, 290.
[63] Narmer paletindeki kartuş’un mürekkep balığı (cuttle fish) değil, Palinurus barbarae olduğu kanısındayız. Krş. için Bkz.  Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.159, 160, 173, Fig.70, 71.    
[64] Volkanların tepesinde, ağızları oluşturan kraterler, göz şeklinde yorumlanmış.
[65] Homeros’un Odysseia adlı eserinin analiz çalışmaları sırasında, tüm çabamıza karşın tanrı Phorkys’in kaynağına bir türlü ulaşamamıştık. Buradaki yeni saptamamız ise, İÖ 3. bin Ege göçlerinin kaynağının Ethiopia olduğunun ek kanıtını oluşturmaktadır. Bkz. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.135.
[66] Düzgüner, F. (2008) “Yurt ve Piramit Mimarisinin kökeni: Yangshao Kültürü”, mimar.ist, Sayı: 28, s.102-104.
[67] J. Tate (1929) “Cornutus And The Poets”, The Classical Quarterly, Vol. 23, No. 1, s.41-45, Cambridge University Press. Cambridge. Cornutus and the Poets: (journals.cambridge.org/production/action/cjoGetFulltext?fulltxtid…).
[68] Erhat, A. a.g.e, s.289.
[69] Yeryüzünde nehirlerden geçen fay hatları.
[70] Homeros, a.g.e, II.782, 783.
[71] Erhat, A. a.g.e, s.175.
[72] Metallerin içerikleri bilinmediğinden, mitosta kolay ergiyen bir metal olan “kurşun” seçilmiş olmalıdır.
[73] Yen-Men’de karni olayı için Bkz. Apollon Karneios.
[74] Bu olayı, bir insanın yutamadığı lokmasının boğazına takılması nedeniyle boğulup ölmesine benzetebiliriz.
[75] ML./XV,212.
[76] Dünya Atlasları Ansiklopedisi, a.g.e., C.4, s.711, 5K, 6K.
[77] Bellerophontes. Erhat, A. a.g.e, s.72-74.
[78] Tüm yazılarımızda, Gorgo’nun Tüylü kotuz, yani bir nevi sığır olduğunu savlamıştık. “Γοργω Aίξ= Gorgo Aix”in aitch bone, yani “sığır budu” şeklindeki anlamı, savımızın doğruluğunu kanıtlayan belgelerden biridir. Bkz. GORGON AEX : Greek Mythology; monster: GORGO AIX: (www.theoi.com/Titan/GorgoAix.html).
[79] Ethiopia’da (Aithiopia) deniz ejderi.
[80] Zeus’un evi. Mitolojide önce Ararat’a (Ağrı dağı) yerleştirilmiş, daha sonra Anadolu’da Likya’daki Olympos’a taşınmış olabilecek bu ev, son olarak da buraya yerleştirilmiştir. Ancak Zeus’un Uzak Doğu’dan sonraki asıl evinin,  Tokar’lar Afrika’ya geldikten sonra, Klimanj>c<aro dağı olduğu açıktır.    
[81] Bkz. Andromeda, Bellerophontes ve Perseus. Erhat, A. a.g.e, s.38, 72-74, 242, 243.
[82] Erhat, A. a.g.e, s.175.
[83] Uzak Doğu’da Çin ve Moğolistan’ın Pasifik okyanusu kıyı ve nehirleri yakınında yer alan volkanlarla,     Afrika’nın Ethiopia civarı, Turkana gölü ve bunun güneyinden Klimancaro dağına kadar uzanan bölgedeki
 (göller dahil) tektonik alanlar.
[84] Okeanos nedeniyle Geryoneus olmalıdır.
[85] Erhat, A. a.g.e, s.116.
[86] Kırmızı, Kızıl ada.
[87] Dive Global: Divers Tales:
[88] The Great Tsunami of August 26, 1883 from the Explosion of the...:
www.drgeorgepc.com/Tsunami1883Karakatoa.html-48k
[89] The educational encyclopedia, dinosaurs:
www.users.pandora.be/educyprdia/education/dinosaur.htm-22k
[90] Yanardağ bacalarının yılankavi kıvrımları nedeniyle Piton (Python) yılanına, ya da dağcılıkta kullanılan madeni mıh, çivi anlamında, magmaya bağlı, ona mıhlanmış baca olarak düşünülmüş olması nedeniyle verilmiş bir isim olabilir. Erhat, A. a.g.e, s.260.
[91] Madagaskar’ın doğusundaki réunion adasında, kıyı çöküntülerine neden olan, deniz dibindeki tortul birikintilerin oluşturduğu apronlar, pek çok okyanus adasında yoğun metal birikintilerine neden olacak olağanüstü deprem ve tusunamilerin oluşmasına neden olmuştur. Bazı bilim adamlarına göre, Hint çanağı hattında çok büyük deprem ve tusunaminin oluşumunu tetikleyen Hint okyanusu, Andaman, Nikobar, ve Endonezya adalarını vuran felâketin kaynağını Hindistan ve Sri Lanka merkezli olduğuyla günümüzden 4000 yıl öncesinde oluştuğunu ifade etmektedirler. Oluşumun kaynağını, uzaydan gelen büyük bir meteor ya da gezegene bağlayanlar da vardır. Ancak bu konudaki gerçek bilimsel araştırmalar, olayı bir gök cisminin meydana getirdiği açıya bağlı olarak Sakurajima, Fuji, Izu- Oshima, ve Hekla volkanlarından Etna’ya kadar uzanan hatta, çok büyük deprem ve mega tusunamiye neden olan felâketler zinciri oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Akira Takada’nın* bu konuda verdiği tarih ise günümüzden 5000 bin yıl öncesi (İÖ 3000), yani Apollon Karneios ve Nuh tufanı için verdiğimiz tarihle yaklaşık olarak aynıdır. Bkz. Takada, A (1997) “Cyclic flank-vent and central-vent eruption patterns”, Bulletin of Volcanology, Springer Berlin, Heidelberg, C. 58, Sayı: 7, s.539-556. Cyclic flank-vent and central-vent eruption patterns: 5000 years BP, (www.springerlink.com/index/77NYB4VWFTTBQUYL.pdf).
Akira Takada, Department of Enviromental Geology. Geological Survey of Japan, 1-1-3 Higashi, Taukuha, Iharaki 305, Japan.
[92] Hesiodos’un dediği “Tunçtan büyük eşik”in bulunduğu bölge, karni olayı sırasında, Çin’deki Büyük lös’ün altında kalan ve volkanların kraterlerini örterek, onların sönmesini sağlayan metal eriyiklerinin toplandığı Yen-men, Datong ve Ordos’u kapsamaktadır. Büyük eşik ise, Megaron’a benzer plânıyla, buraya giriş olarak dikkatleri çeken Ordos’a, dar geçitlerle geçiş yapılabilen kapı biçimindeki güney açıklığıdır. Bu nedenle, Ordos’un “Tunçtan büyük eşik”ine izafeten, Antik tapınaklarda ahşap üzerine bronzdan (tunç) aplikeli süslemeler, ya da tamamı bronzdan kapılar kullanılmıştı.. Mısır, Anadolu ve Yunan tapınaklarında kapılar ahşap bile olsa, üzerine mutlaka dökümden bronz kafesler, ya da çivi başları şeklindeki yuvarlak başlı bezekler vb. gibi süslemeler işlenmişti. Tapınak ve diğer tinsel yapılarda abidevi bronz kapı kullanım geleneği 20. yüzyıla kadar süregelmiştir Romalılar ise, karakteristik olarak çift kanatlı som bronzdan yapılmış kapılar kullanmışlardır. Bunlar genellikle, kapı eşikleri ve lentoların içindeki soketlere uydurulan millerle güçlendirilmişlerdi. Örneğin Roma Pantheonu’nda olduğu gibi. En erken ve yaygın örnekler arasında, Romalıların çift kanatlı kapıları 7,3 m yüksekliğindeydiler. Bkz. Düzgüner, F. (2007) “Bir Güneş (Ateş Kültü) Tapınağı: Pantheon”, mimar.ist, Sayı: 26, s.106, dn.57. Facts about bronze: doors, as discussed in door (architecture…: (www.britannica.com/facts.../bronze-as-discussed-in-door-architecture).
[93] Erhat, A. a.g.e, s.134.
[94] Önceki bir çalışmamızda, Here’nin mitolojiye sonradan eklendiğini, kökeninin Uzak Doğu kaynaklı olmadığını savlamıştık. Ancak, burada da gördüğümüz gibi, Zeus’un Here’ye Büyük Tunç eşiğin üstünde asılı kalması hakkında verdiği ceza, iddiamızın geçersiz olduğunu kanıtlamaktadır. Yanılgımız için özür diler, düzeltiriz. Bkz. Düzgüner, F. Yapı Kültür Sanat Dergisi, Sayı: 309, s.112. (www.yapidergisi.com/makaleicerik.aspx?MakaleNum=33).
[95] Türk ve Yunanlıların İÖ 5. binde Uzak Doğu’daki kökenleri için Bkz. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 28, s.102-105.
[96] Günümüzde de, Çin’de Si Kiang nehrinin üzerinde kurulu olan Yunan adlı kent ve civarında yaşayanlar.
[97] Eberhard, W. (2000) Çin Simgeleri Sözlüğü, Çev.A. Kazancıgil; A. Bereket, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, s.192, 193.
[98] Gyllius, P. a.g.e, I/I, s.29. Gyllius işleri öyle karıştırmış ki, tam bir düğüm oluşturmuş. Her şeyden önce, bu isim, o zamanlar Latince olmadığı için, hiçbir şekilde ismin içine “u” konarak “Byzeum” diye oluşturulamazdı. Onun dediği kabul olunsa bile bu ad olsa olsa “Byzeon”, büyük olasılıkla da “Byzention” şeklinde olacaktı.
[99] Bkz. Homeros’un dili. Homeros, a.g.e, s.65, 66.
[100] Mansel, A. M. a.g.e, s.19-21. ML./XIII, s.305, 306.
[101] Mansel, A. M. a.g.e, s.178-182.
[102] Bkz. İon. Erhat, A. a.g.e, s.159, 160.
[103] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.. xııı. Mansel bu tarihi İÖ 680 olarak vermektedir.  Mansel, A. M. a.g.e, s.165, 188. Tarihlemeler arasındaki bu çelişki, Megaralıların kenti tamamen terk etmemiş olması ve bir kısım Megaralıların kentte hâlâ daha yaşamlarına devam etmiş olmalarından kaynaklanıyor olmalıdır. Zira İÖ 632’ye doğru Megara tiranı Teagenes’in damadı Kilon’un, servet ve olimpiyatlarda kazandığı başarısı üzerine (İÖ 640), Atina’da kazandığı ünü yanında, kayın babasının askeri kudreti ve özellikle de köylünün hoşnutsuzluğuna güvenerek Atina akropolünü zaptederek tiran olmak istemesi, yukarıdaki açıklamaları destekler içeriktedir. Bu durum, Megara’lıların, Atina’nın karşı hareketlerini yakından takip edip durumu Byzantion’a ilettiklerine, hatta Atina’yı ele geçirmeyi isteyecek kadar Yunanlılara karşı olduklarının da göstergesidir. Mansel, A. M. a.g.e, s.181, 182.
[104] Sulcus: (furrow, groove, fissure, ολκός),  Sabanın açtığı iz, yarık, oluk, yiv, saban izi.
Primigenius: (tauros, common cattle, βοũς). Evcil inek.
[105] Bugünkü Sultanahmet meydanıyla Ahırkapı (Prookhthoi-Cankurtaran) arası bölge.
[106] Mansel, A. M. a.g.e, s.276-278, 360-363. Müller-Wiener, a.g.e, s.16.
[107] ML./II, s.267.
[108] Aşağıda kısaca değinilmiş olan bilimsel üç ayrı makalenin özetine göre, Skiron kayalıklarının fiziksel ve kimyasal oluşumuna dair bilgilere ulaşmamız mümkün olmaktadır. Buna göre: Afrika’dan kütlevi-şekilde Akdeniz havzasına doğru akıp onu saran PM10 * tozlarının, buradaki oluşumlara katkıları:  SVP (Olayın ardından, döküm şeklinde oluşan kayalar). Çevrede oluşan WP10’un** SVP*** oluşumu, IASA**** tarafından taklit edilerek gerçekleştirilen deneylerde, hidrostatik elementler kullanmadan SKIRON/Eta***** şeklindeki modelde kurulan sistem, toz bulutlarının ardından, döküm şeklinde oluşan kayalarla bir tür karşılaştırma modunu oluşturmuştur. Atmosferik alanda oluşan tüm hacim alanına ait bu deneyler, MFSTEP’in****** (LAM)******* modelindeki alanında sınırlandırılmış diğer atmosferik etkileri ve içerikteki mukayeseleriyle ortaya çıkan verileri depo edecek (karşılayabilecek) cinstedir.  Geniş bilgi için Bkz: African dust contrubutions to mean ambient PM10 mass-levels across…: (forecast.uoa.gr/Publications/87_Querol_AtmEnv_2009.pdf). Project Deliverable Report D6 WP10: Atmospheric Forcing and Air…: (forecast.uoa.gr/mfstep/deliv/MFSTEP_WP10_D6.pdf). Project Deliverable Report D9 WP10: Atmospheric Forcing and Air…: (forecast.uoa.gr/mfstep/deliv/MFSTEP_WP10_D9.pdf).
* Partikül halindeki maddeler (Particulate matter). Bkz. Particulate – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/particulate).
** Su geçirmez  yoğunlukta.
*** Havza ve kaya tabakalarında meydana gelen çeşitli çözülmeler.
**** Mimarlar için pratik eğitim ve bilgi sağlayan bir kuruluş.
***** Sınırlı bir alanda, atmosferik model oluşturan sistem.
****** Atmosferik zorlamalar ve Deniz-havasının birbirlerini tetiklemesiaraştırmaları.
******* Sınırlandırılmış alan modeli (Limited area model).
[109] Buradaki Heraia tapınağını bunlar kurmuş olmalıdırlar.
[110] Gyllius, P. a.g.e, IV/VIII, s.188.
[111] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 18, s.109, 110, Fig.1.
[112] Byzantion’un kuruluşundan sonraki  Byzantion-Atina arasındaki anlaşmazlıklar için Bkz. İstanbul maddesi.  Umar, B. (1984) Türkiye Halkının İlk Çağ Tarihi, C.II, Sergi Yayınevi, İstanbul, s.2, 23, 27, 33 vd.
[113] Düzgüner, F. a.g.e, s.111, Fig.2.
[114] Bkz. Kyzikos. ML./XII, s.159.
[115] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 21, s.91-102.
[116] Atina rüzgar kulesinin genel görünümü ve plânı için Bkz. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.127, Fig.104a, b.
[117] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapıları, s.128-129.
[118] Kabaağaç, S.; Alova, E. (1995) Latince-Türkçe Sözlük, Sosyal Yayınlar, İstanbul, s.150. 
[119] δεκά – μετρος: of ten metrical units: subst.- μετρον (S.c. K λον), τό, decameter, Sch. Ar, Eq. 46, etc. Liddell, H. G.; Scot R., a.g.e, s.376.
[120] Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 21, s.98, Şek.8.
[121] Tetrarch (tatrarkh, ti’ - ) . Bir eyaletin dörtte brini yöneten vali; bağımlı yönetci. Tearchate, -chy i. Böyle valilik veya krallık. Redhouse, English-Turkish Dictonary (1986) Redhouse Yayınevi, İstanbul, s.1013.
[122] Kabaağaç, S.; Alova, E. a.g.e, s.73. 
[123] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.55, dn.168.
[124] Müller-Wiener, a.g.e, s. 267,  Res.302, 302a.
[125] Sitenin kurtuluşunu kutlamak üzere yapılan şenliklerdir. Yunanistan’da İÖ 479’da, Plataia’da Pers’lere karşı kazanılan zaferi kutlamak üzere düzenlenirdi. ML./VI, s.199. Byzantion Eleutherion’unda kutlanan bu şenlikler, I. Darius’un (Dara, İÖ 521-485) İskit seferi sırasında (İÖ 512) Pers egemenliğine girmesi ve İÖ 478’de de Pausanias tarafından tekrar fethedilmesi üzerine, İÖ 478 (477)’de kurulan I. Attik-Delos deniz birliğine katılımı ve yeniden özgürlüğüne kavuşmuş olması nedeniyle gerçekleştirilmiş olmalıdır.
[126] Eleutheros yamaçlarının Byzantion’daki karşılığı, bugünkü Aksaray (Bous forum’u, ya da Yenikapı) Lâleli (Philadelphion) arasıdır.
[127] Erhat, A. a.g.e, s.208, 209.
[128] Bkz. Müller-Wiener, a.g.e, s.266, Res.302.
[129] Redhouse, English-Turkish Dictionary, s.1013.
[130] Ayrıntı bilgi ve hesaplamalar için Bkz. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 21, s.97-99.
[131] Metinde geçen yapı ve bölgelerin İonca adları, mümkün olduğunca Müller-Wiener’den alıntıdır.
[132] Tanrı, ya da tanrıçalara adanmış kutsal alanlar.
[133] Müller-Wiener, a.g.e, s.16.
[134] Gyllius, P. a.g.e, s.30.
[135] Düzgüner, F. (2006) “İstanbul’da Güneş’in (Helios) Sarayı: Boukoleon”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s.83, Fig.13.
[136] ML./III, s.371.
[137] ML.III, s.371.
[138] Bkz. Düzgüner, F. (2007) “Altın Kapı Meryem Kilisesi ve Silivri Kapı Kutsal Ayazma Suyu”, mimar.ist, Sayı: 25, s.104-110.
[139] Düzgüner, F. a.g.e, s.105.
[140] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.54, 55 vd. Fig.37, 61 62.
[141] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın kökenine Yolculuk, s.205, Fig.98b.
[142] Bu yapılar, kıskaç ya da tırnak şeklinde denize doğru uzanan iki kol arasında oluşturulmuş limanlardı. Gyllius bunlara “acceptabula” diyor. Gyllius, P. a.g.e, I/I, s.30, 31, II/XV, s. 83.
[143] Müller-Wiener, a.g.e, s.253. Gyllius, P. a.g.e, IV/II, s.174.
[144] Locus= Mevki, yer, mahal; geom. Belirli şartlar altında herhangi bir hat veya noktanın kendi hareketiyle meydana getirdiği yüzey veya hat. Redhouse, English-Turkish Dictionary, s.579.
[145] Gyllius, P. a.g.e, IV/II, s.174, 175.
[146] Theodosius forum’u, dolayısıyla da limanını, Matrakçı Nasuh’un “İstanbul manzarası” adlı yapıtında saptayabiliyoruz. Bkz. 92 (Aleksandria tahıl ambarı) ve 94 (Hagios Nikolaos) numaralarla kodlu yapıların Propontis’e bakan tarafında, iki yapı arasında gösterilmiş boş alan. Liman ise doğal olarak sahildeydi. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.86, 158, Fig.67a.  Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 21, s.96, Şek.6, 8. Düzgüner, F. mimar.ist, Sayı: 18, s.110 , Şek.1, 2.
[147] Gyllius, P. a.g.e., IV/XI, s.199-202.
[148] Priscianus, Latin gramercisi (Caesarea, Mauritaria’da İS. 5.-6. yüzyıl). Constantinopolis’te Latince
öğretmenliği yaptı. Çok sayıda eser yazdı; en önemlisi 18 kitaplık “İnstitutio de Arte Grammatica”dır
(Gramerin ilkeleri). Bu eser, Antik çağdan kalan en önemli, en tam gramer kitabıdır ve çağımızın ilk Latince
gramerlerine örnek olmuştur; ML./XVI, s.288.
[149] Gyllius, P. a.g.e, IV/VIII, s.188, 189.
[150] Gyllius, P. a.g.e, IV/VII, s.185. Bu açıklamayı, yukarıda verdiğimiz haritadaki Altın kapı, Troas porticusu, Theodosius forum’u, Theodosius limanı ve içinde sarmal merdivenleri bulunan Arcadius sütununun bulunduğu Forum Arcadii’nin konumlarıyla karşılaştırınız.
[151] Gyllius, P. a.g.e, III/I, s.126.
[152] Gyllius, P. a.g.e, IV/VIII, s.189.
[153] Wiener’in kullandığı bu terim yanlıştır. Megaralılar asla Yunanlı olmamışlardır.
[154] Müller-Wiener, a.g.e, s.16
[155] Krateros= Craterus. Bkz. Arrian,* Anabasis Alexandri, VII.4.
* Αρριανός= Lucius Flavius Arrianus 'Xenophόn (yak. 86-160).
[156] Amastris – Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Amastris).
[157] Redhouse, English-Turkish Dictonary, s.24, 31.
[158] Müller-Wiener, a.g.e, s.103-107, 240-242.
[159] Horrea, Horreum. Bkz.  Sözen, M.; Tanyeli, U. (2003) Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, s. 106.
[160] Modius i. Kuru maddeler için kullanılan 16 sextarius veya 8.75 litre değerindeki romen hacim ölçü birimi; ML./XIV, s.67. Sextarius  i (Lat. k.). Romalılar’da sıvıları ve kuru maddeleri ölçmek için kullanılan, 0.547 litre değerinde hacim ölçüsü birimi. ML./XVII, s.551.
[161] Gyllius, P. a.g.e, III/VIII, s.161, 162.
[162] Günümüzde arkeolog Metin Gökçey’ın bu limana neye dayanarak Theodosius limanı dediğini bilemiyoruz. Ancak, kaynak olarak Gyllius’u aldığı kanısındayız.
[163] Myrelaion (Εκκλσία του Μυρελαίου). Striker, C. L. (1981) The Myrelaion (Bodrum Camii) in Istanbul, Princeton NJ, Princeton University Press, Princeton.
[164] Müller-Wiener, a.g.e, s.103-107, 242, Res.272, 273.
[165] Çin’deki Choukoutien’in İstanbul’daki karşılığı olan “Ioukoundianai” semtinin Myrelos sarayına olan yakınlığı göz önüne alındığında, Myrell, Myrelle, Myrella, Myrele, Myrela, Myrelia, Myrelie, Myrelli, Myreli, Myrel kelimelerinin, Çin’de Chou sülalesi zamanındaki karşılığı olan “Jin” ve “Jing” kelimelerinin anlamları için Bkz. Myrelo King: (names.whitepages.com/Myrelo/King).
[166] Modius i. Kuru maddeler için kullanılan 16 sextarius veya 8.75 litre değerindeki romen hacim ölçü birimi. ML./XIV, s.67. Sextarius  i (Lat. k.). Romalılar’da sıvıları ve kuru maddeleri ölçmek için kullanılan, 0.547 litre değerinde hacim ölçüsü birimi. ML./XVII, s.551. Kuban, D. a.g.e, s.85; Amastrianum, Müller-Wiener, a.g.e, s.16
[167] Procopius, a.g.e, s.35, 36, md.23, s.37, md.24. Düzgüner, F. (2002) “Anaplous ve Prookhthoi’de Yeni Buluntular, Hagia Maria Hodegetria ve Nea Ekklesia (Mesakepion) Kiliseleri” Annual Supplements of Arkeoloji ve Sanat Magazine, s.34, 45, 47-49, Çiz.15, 16, 18, 20.
[168] Düzgüner, F. a.g.e, s.42, Çiz.16 (PK.B2,3., C2,3, No:12)
[169] Forum LittoreumFor-reumHorreum şeklinde bir dönüşüm de öngörülebilir.
[170] Kuban, D. a.g.e, s.62
[171] Kuban, D. a.g.e, s.56.
[172] Procopius, a.g.e, s.36, md.23
[173] Georgios Kedrenos kastedilmektedir.
[174] Helios (“Güneş” anlamında Yun. k.). Yun. mit. Güneş ve ışığı temsil eden Helen tanrısı, Hyperion ile
Theia’nın oğlu, Eos ile Selene’nin kardeşi. ML./VIII, s.565. Erhat, A. a.g.e, s.133, 134.
[175] Selene, Yun. mit. Ay’ın kişileştirilmiş şekli, Hyperion’un kızı, Yıldız Ateşi ile Helios’un kızkardeşi....Gümüş
bir arabayla gökyüzünü dolaşan bir kadın olarak tasvir edilirdi. ML./XVII, s.473. Erhat, A. a.g.e, s.269.  
[176] Kuadriga.
[177] Byzas’ın evlendiği Phidalia’nın da, tıpkı “Byzes” isminde olduğu gibi Anadolulu olduğunu, asıl isminin “Phidalie” olmasından anlıyoruz. Bu nedenle, metin içindeki alıntılar dışında isim “Phidalie” olarak kullanılmıştır. Bkz.Moréri, L. (1711) Le Grand Dictionaire Historique, ou Le Mélange Curioux de L’histoire e Sacrée Et Profane, Chez Brunel, Hollande-Amsterdam, s.535. Le Grand dictionaire historique, ou Le mêlange curieux de…- Google Boks Result: (boks.google.com/boks?id=WQQ_AAAAcAAJ).
[178] ML./XI, s.560. Krateros Ö 3. yüzyıl başlarında yaşamış ve Attika’da alınan Synagogen Psiphismaton’u (Kararlar Derlemesi) hazırlayan tarihçi dir. İÖ 378-338 arasında süren İkinci Atina Konfederasyonu’nun sona ermesinden 38 yıl sonraki bir tarihte, Atina kararlarını kaleme almıştır. Bu nedenle Byzantion’da, Gyllius’un bahsettiği Pelargos Caddesi yakınındaki konağında bir kürsüsünün bulunması olasıdır.
[179] Kuban, D. a.g.e, s.84, 85.
[180] Artemision burnundan çıkarılmış bronz heykel. Yaklaşık İÖ 460 civarı. Görünüşe göre  sağ elindeki yıldırımı fırlatmak üzeredir (üç çatallı asa ?). Yük: 2.09 m. Atina National Museum. 
[181] Ambülatuvar, Roma mimarisinde, iki yanı sütun sıraları ya da ağaçlarla çevrili, üzerleri açık veya kapalı olabilen gezinti ve yürüyüş yerleri. Gyllius buna “anakampteria” diyor. Gyllius, P. a.g.e, IV/II, s171. Ayr. Bkz, Sözen, M.; Tanyeli, U. a.g.e, s.19. Peripatos.
[182] Diabat>h<ika kelimesinin kısaltılmış şekli olabilir. Dia= Baştanbaşa, arasından; Bath>ika= Hamamda yıkanmak, banyo almak. Etrafı suyla çevrili alan, anlamlarından yola çıkarak, olasılıkla birinin Zeuksippos hamamı, ya da ondan önce aynı yerde bulunan bir hamamla, portiko’nun Philadelphion ucunda yer almış olabilecek bir başka hamam arasındaki portik kastedilmiş olabilir.
[183] (Chrome Shelled Regios – Baka-Tsuki: (www.baka-tsuki.org/…/index.php?title=Chrome Shelled Regios).
[184] Plutarkhos, Yunan yazarı (Khaironeia, Boiotia İS. 50 – ay.y. 125)....; ML. XVI, s.155.
[185] Poikile: Boyalı resim. Boyayla resmedilmiş. Poikile adına ayrıca, “Poikiles” olarak Herodotos’ta rastlıyoruz.. Tarihçi Thera adasında yaşayanların Fenike’li Poikiles oğlu Membliaros soyundan inenlerin oturduğunu söylüyor. Fenikeli Agenor oğlu Kadmos, Europe’nin peşinden giderken de Thera adasına uğramış. Yani Poikile, Fenike’lilerin Thera adasındaki kolonlarını temsil etmekteydi. Herodotos, a.g.e, IV/147. Jeffery yazdığı bir makalede, Atina agora’sının kuzey kısmındaki bölümündeki Poikile stoasında (ή Ποικίλη στοά), üst üste yer alan üç panoda Marathon savaşı, Amazononamahi ve Troia’nın alınışı sahnelerinin yer aldığını ifade ediyor. Jeffery, L. H. (1985) “The Oenoe Painting In The Stoa Poikile, And Herodotus Account of Marathon”, Annual of the British School at Athens, C. 80, s.99-113. Poikile stoalarında resmedilmiş Troia savaşıyla Amazonomahi sahneleri hakkındaki bilgilerimiz neredeyse tamdır. Ancak Argive bölgesinde, Lakedaimon’lularla Atina’lılar arasındaki Oenoe savaşları hakkındaki bilgilerimizin tam olduğu söylenemez. Pausanias’ın ifadelerine göre, her iki savaşı şu şekilde özetlemek mümkündür. “Oenoe savaşı. İÖ 463-458. Argive bölgesindeki Oenoe’de, Argive’lilerle Atina birliği arasındaki savaşta, Atina’lıların Lakedaimon’lulara galip gelmeleriyle çıkan yağma ve çapul üzerine tanzim edilen yasalar, bu nizamı kuran Hypatodorus ve Aristogeiton tarafından yürürlüğe konmuştur. Aynı olaydaki yağmalar üzerine Argive’liler tarafından dikilen heykele, Yunan’lılar Epigoni demişlerdi (Paus. 10, 10, 4)”.  Pausanias bundan sonraki Oenoe savaşına değinirken ise şöyle söylüyor: “Oenoe savaşı. İÖ 388. Pazar yerinin kapısının hemen yanında Hermes’in bronz bir heykeliyle, süvari ve ücretli askerlerine güvenmeyen kardeşi Cassander’e komuta eden Pleistarchus’un süvarilerini alt eden Atina’lılar, elde ettikleri ganimetleri buraya yerleştirerek onları teşhir ettiler. Bu portiko, Argive bölgesinde Oenoe’de Lakedaimon’lulara karşı saf tutan ilk Atina’lıların adlarını içeriyordu. Daha savaşın başlangıcında, savaşçıların savaşmaya son vermeleri, savaş başladığında cesaret gerektiren hareketlerin gösterilmiş olması nedeniyle, onlara korkak damgasını vurduracak bir kriz olarak tanımlanamaz (Paus. 1, 15, 1)”. Bkz. GTP: (www.gtp.gr/Locinfo.asp?infoid=28&code...7...7...).
[186] Polygnotos, Yunan ressamı (İÖ 5. yüzyıl). Thassos Adası’nda doğdu, Atina’da öldü. Babası Aglaophon’un      yanında yetişti; 480-450 arasında Atina’da, Plataia’da, Thespeia’da (veya Thespiai), Delphoi’de büyük
duvar süslemeleri yaptı. Atina Theseion’unda, Atina Poikile’sinde ve Delphoi’de Knidoslular’ın Leskhe’sinde
yaptığı duvar resimleri Pausanias ve Plinius’un tasvirlerinden bilinmektedir...; ML./XVI, s.207.     
[187] Elpinike, Atinalı Miltiades’in kızı ve Kallias’ın karısı (İÖ. 5. yüzyıl)...; ML./VI, s.219.
[188] Laodike, Yun. mit. Priamos ile Hekabe’nin kızı. Theseus’un oğlu Akamas’ın sevgilisi...; ML./ XII, s.222.
[189] Gyllius, P. a.g.e., IV/VIII, s.189.
[190] Kuban, D. a.g.e, s.72.
[191] Forum Theodosiacum ya da Praitorion forum’u.
[192] Gyllius, P. a.g.e., IV/XI, s.200
[193] Dünyanın yaradılışını ve insanların oluşumunu konu edinen ilkel efsanelerde önemli rol oynadığına inanılırdı. Mitoslarda, halk inançlarına göre gelecekten haber verici olarak nitelendirilmiştir. Ötüş, uçuş ve bir yere konuşundan bile anlamlar çıkarılır, bunların biçiminden kötülük ya da iyilik geleceğine inanılırdı.
[194] Erhat, A. a.g.e, s.147.
[195] Olayı resimleyen bir Aztek betimi için Bkz. Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.205, Res.98b. Resmin ayrıntıları için Bkz. Düzgüner, F. (2007) “Yurt, Praitorion, Kilise ve Cami Mimarisi İlişkileriyle Volkanlar”, mimar.ist, Sayı: 23, s. 77-89. Düzgüner, F (2010) “Yurt, Praitorion, Kilise ve Cami Mimarisi İlişkileriyle Volkanlar”, (www.hermetics.org/yurtlar.htm).
[196] Burada, s.66’daki Mithra kültüne ait boğa (bous) kurbanı sahnesinin canlandırıldığı kabartmada, sol köşede, başından ışınlar saçan tanrı Apollon’un hemen önünde duran karga betimiyle karşılaştırınız.
[197] Riddle, J. M. (1994) Contraception and Abortion from the Ancient World to the Renaissance, First Harvard University Press Paperback edition, s.133. Contraception and abortion from the ancient world to the Renaissance – Google Boks Result: (boks.google.com/boks?isbn=0674168763…).
[198] Tanrıça’nın günümüzde Çin topraklarındaki asıl adı, bir bölgeye de adını vermiş olan “Hebei” olarak geçmektedir. Bu nedenle, bundan sonraki satırlarda, adını “Hebei” olarak anmanın, daha doğru olacağı kanısındayız.
[199] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.49-52.
[200] Bkz. Demeter. Erhat, A. a.g.e, s.85.
[201] Tepeye verilen “Gargaros” adı, büyük olasılıkla şeşaledeki suyun çıkardığı gürültüden gelmiş olmalıdır. Günümüzde de, boğazımızda suyla yaptığımız çalkantı, çıkardığı ses nedeniyle “gargara (İng. gargle)” olarak adlandırılıyor. Aradaki benzerlik dikkat çekicidir.
[202] İlyada’da Here Aphrodite’den ölümlü ve ölümsüzleri alt eden nakışlı memeliği aldıktan sonra, Zeus’un yanına Gargaros tepesine gider, tanrılar tanrısıyla sevişip ardından kandırarak uyutup onu ak kollarında, Danao’lara üstünlük kazandırmak için Troia’lılara karşı. Bu sırada, Gargaros tepesinden de uzaklara götürüp Troia’lılardan  iyice haberi olmasın diye davet ettiği yatak odasını şöyle anlatıyor: Beni istiyorsan, buysa hoşuna giden,  yatak odamız var, sevgili oğlun Hephaistos’un yaptığı, kapıları örttü sağlam kanatlarla, oraya gidip yatalım, yatmak istiyorsan”. Here’nin burada bahsettiği, Hephaistos’un önüne tunç dökerek kapattığı (Tunç kapı)  Orthos, yani Ordos’tur. Bundan sonra Orthos megaronu’na dayalı olarak yapılacak tüm tapınakların kapıları, ya ahşap üzerine tunç işlemeli, ya da tamamen som tunçtan yapılmıştır. Homeros, a.g.e, XIV. 194-360.  Gargaros adı, Türkçede sürekli ve yüksek sesle konuşanlar için söylenen “car car konuşmak”, ya da sürekli ve yüksek sesle akan nehir ve şelaleler için kullanılan “gürül gürül, veya gar gar akmak” deyimleriyle olan benzerliği nedeniyle dikkat çekicidir. Önceki bir çalışmamızda, Gargaros tepesini Klimancaro dağı olarak saptamıştık. Oysa burada yer alan bilgiler çerçevesinde bu yerin Victoria şelalesinin karşısında, yukarıda gördüğümüz tepe (İda dağının en yüksek tepesi) olduğu açıkça anlaşılıyor. Yeni şekliyle düzeltiriz. Düzgüner, F. Erg-enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.185, dn.303.
[203] Afrika’nın tamamı mümbit ve bereketli iken, kıtanın her yerinde yaşayabilen aslanlar, tufan sonrasında çölleşen bölgelerden kaçarak tatlı su yataklarına göç etmişlerdir. Zimbabwe Victoria şelâlesi civarı da bunlardan biridir. Nemea aslanının Pontos ve Orthos köpeğinden olması, bu nedenle bu şekilde betimlenmiş.
[204] Rose gibi bazı bilim adamları, özellikle Anadolu halkına hakeret için bile olsa gerçekleri bazan ağızlarından kaçırıveriyorlar. Özellikle bu söze dikkat çekmek için bölümün altını çizerek veriyoruz.
[205] Köpek.
[206] Bu çobanın adı Erhat’ta “Eurytos” olarak geçiyor. Bkz. Erhat, A. a.g.e, s.111.
[207] Bkz. Rose, H. J. (2005) A Handbook Of Greek Mythology, Routlege Taylor & Francis Group, New York, s.23.A Handbook of Greek Mythology – Google Kitaplar Sonucu: (boks.google.com.tr/boks?isbn=0415046017…).
[208] Herodotos, a.g.e, I.1-4, dn.1, 2.
[209] Mısır uzaklık ölçülerine göre, 1 stadia= 209 m’dir.
[210] Düzgüner, F. (www.hermetics.org/doc/kehriz.doc).
[211] Babylon (Egypt) - Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Babylon_(Egypt).
[212] Bu tarih, bazı kaynaklarda İÖ 1971-1926; İÖ 1956-1911 olarak geçmektedir. Bize göre bu tarihler, Mısır’ın tarihsel geçmişi göz önüne alındığında, daha geçerli gibi gözükmektedir.
Britannica online encyclopedia article on Sesostris I (king of Egypt):
(www.britannica.com/EBchecked/topic/536072/Sesostris-I ).
[213] Herodotus (1830) The History of Herodotus, Trans. W. Beloe, Jones & Co. Temple of the Muses (Late Lackington’s) Finsbury Square, London.
The history of Herodotus - Google Books Result Herodotus - 1791 - History, Ancient:
(books.google.com/books?id=tOUTAAAAYAAJ...).
[214] Pius II (Aeneas Sylvius Piccolomini) (1551) Europa, Cap. iv, in Opera quae extant omnia Basel, s.394.
[215] Runciman, S. (1972) “Teucri And Turci”, Medieval And Middle Eastern Studies, E. J. Brill, Leiden, s.344-348. Medieval and Middle Eastern studies: In honor of Aziz Suryal Atiya - Google Books Result:
(books.google.com/books?isbn=9004034064...). Anonim (2002) Anadolu Uygarlıklarından 3. Binyıla Mesajlar, Yay. Haz. O. Köker, TMMOB Mimarlar Odası Yayınları, İstanbul, s.201-224.
[216] Gerçi yalnızca Runciman değil, benzeri politik bilimsel çarpıklıkları, pek çok Batılı bilim adamı yapmaktadır. Ancak,  Sayce, A. H., Barber, E. W., Grousst, R. ve Runciman’ın burada yaptığı gibi gaflete düşerek, kendi bilim dışı politik gerekçelerini alenen ortaya koyan, pek az Batılı bilim adamı vardır.
[217] Bean, G. E. a.g.e, s. 133, 134. Lev.64.
[218] ML./IX.283.
[219] Hint Okyanusu.
[220] Herodotos, a.g.e., II.11.
[221] Dive Global: Divers Tales: The Azores!: (www.diveglobal.com/explore_destinations/divertales/jan2002.asp-42k).
[222] Düzgüner, F. Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.113, 114, Fig.49.
[223] Sabahın alacakaranlık köpeği.
[224] Herodotos, a.g.e, IV.87.
[225] Bir nevi cerahatlı deri hastalığı.
[226] Gyllius ve Laurentius , Artemis’in Orthosia ünvanıyla “Potnia theron”, yani “yabani hayvanların koruyucu tanrıçası” ünvanını birbirine karıştırmışlar. Artemis’in Mysia kralı Teuthras’a karşı, bir yaban domuzunu niçin koruduğunu anlamak için, Bkz. Düzgüner, F. (2010) Göbekli Tepe, (www.hermetics.org/pdf/gobeklitepe.pdf).
[227] Gyllius, P. a.g.e, II/II, s.60, 61.
[228] Homeros (1988) Odysseia, Çev. A. Erhat; A. Kadir, Can Yayınları, İstanbul, V.123, XV.404.
[229] Erhat, A. a.g.e, s.57.
[230] Constantinus’un İstanbul’da yaptırdığı ikinci sarayı olan “Khalke palation” ile karşılaştırınız. Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s. xıı, 20, 34, 38 vd.
[231] Bu tarih Yunanistan karası için geçerli olabilir. Ancak biz, Anadolu’dan Yunanistan karasına olan en eski göçlere dayanarak, Ephesos ve Menderes Magnesia’sındaki bu saptamanın daha erken dönemlere uzanabileceği kanısındayız.
[232] Sanctuary of Artemis Orthia – Wikipedia the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Sanctuary_of_Artemis_Orthia).
[233] Musaeum – Wikipedia, thefree encyclopedia: (enwikipedia.org/wki/Musaeum).
[234] Gyllius, a.g.e, II/XXI, s.96.
[235] Düzgüner, F. (2010) “Izgara plân, Megaron, Kem (Khem) ve Kehriz (Karız – Kheir) İlişkileri”, (www.hermetics.org/doc/keriz.doc).
[236] Tanrıça Aset (Ast, Eset, İsis) Asar’ın (Osiris) kızkardeşi ve karısı sayılmıştır. Ana tanrıça olması yanında,  kültür ve medeniyetin de tanrıçasıydı. Tanrıça, Anadolu ve Yunan mitoslarında tanrıça Hebe’yle bir tutulmuştu. Bu çerçevede Hebe’nin, Adem’in (Herakles) eşi olduğu ve X’i-an’ın güneybatısındaki Adem’in Büyük Beyaz Piramit’iyle Choukoutien’deki Homo erectus’un varlığı göz önüne alındığında, günümüzdeki Çin’in Hebei bölgesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Hebe (Havva), yani Aset’in asıl toprakları Hebei, Ordos ve Erg-Enek-On’du. Bütün bunlara göre, Herakles’in Mısır pantheon’undaki karşılığının Asar, yani Osiris olduğu ortaya çıkıyor. Erhat’ın dediği gibi Mısır mitolojisindeki Aset, Anadolu-Yunan mitolojilerine benzer şekilde, gerçekten de Asar’ın kızkardeşi ve karısıdır. Bkz. Hebe. Erhat, a.g.e., s.123. Düzgüner, F. a.g.e., s.235-237.
[237] Bu kapının, Uzak Doğu’daki felâketler sırasında ölenlerin ardından, sağ kalanların güney yönünde göçerlerken ölen Geçmiş-göçmüşleri temsil ettiği açıktır.
[238] Mouselios isminden, bu şahsın Byzantion kökenli olduğu anlaşılıyor. Olasılıkla, Constantinus’a karşı olan korkusu nedeniyle, ona bağlılık yemini etmiş ve bu yemin, porfir sütun üzerine kazınan epigram’la da imza altına alınmıştır.
[239] O zamandan bugüne, hiçbir şey değişmemiş. Bugünkü üniversitelerimiz de, her ne olursa olsun, gençlerimiz için aynı umut kapısı değil midir? Gyllius, P. a.g.e, III/IV, s.135.
[240] Düzgüner, F. (2009) Erg-Enek-On İnsanın Kökenine Yolculuk, s.160, 161.
[241] Müller-Wiener, a.g.e, s.255.
[242] Müller-Wiener, a.g.e, s.216.
[243] ML./XV, s.34.
[244] Bkz. Erhat, A. a.g.e, s.49.
[245] Procopius’un “Büyük Üçgen Kuramı” ile Vitruvius’un bir Roma kentinin kuruluşu hakkındaki prensipleri, ayrıca Kuban’ın bu konuda ileri sürdükleri, Byzantion sonrası Constantinopolis’inin gerçekten İsa’ya adandığına işaret eden deliller olarak kabul edilebilecek niteliktedir.
[246] Forum Constantini, Phoros, bugünkü Çemberlitaş.
[247] Forum Theodosiacum I. Cağaloğlu’nda, bugünkü Vilayet Binası’nın bulunduğu yer.
[248] Düzgüner, F. Iustinianus Dönemi’nde İstanbul’da Yapılar, s.87, Fig.67b. Constantinus forumu, Bouleterion ve Tribunal’i için Bkz. Düzgüner, F (2010) "Hagios Akakios, Hagioi Apostoloi ve Havariyyun Kiliseleri I", (duzguner.blogcu.com).
[249] Gyllius, P. a.g.e, s.104, 105., Res.8
[250] Müller-Wiener, a.g.e, s.255.
[251] Kalathos= Zambak şeklinde geleneksel hale gelmiş biçimde bir meyve sepetidir. Antik dönem sanatındaki bezeme sanatında, sık sık bereket sembolü olarak kullanılmıştır.
[252] Duvarlara dayanmış tavan. Oda. Burada, sütun başlığının tavan taşıyıcısı olarak yaptığı çıkıntı anlamındadır.
[253] Gyllius, P. a.g.e, III/III, s.128.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder